Bayramlar, sadece takvimde işaretli birkaç günden ibaret değildir. Hele ki Kurban Bayramı gibi anlamı derin, geleneği güçlü bayramlar, gönlümüzde ayrı bir yer tutar. Ben Terzialan Beldesi’nde yaşayan biri olarak, bu güzel beldemde Kurban Bayramı’nın bambaşka bir ruhla yaşandığını hep gururla anlatırım.
Beldemizin halkı, 93 Harbi’nin ardından bu topraklara gelen muhacirlerin torunlarıdır. Bu göç, beldemize sadece yeni hayatlar değil, aynı zamanda çok zengin ve renkli bir kültür de getirmiştir. Bu kültür, bayramlarda kendini en güzel şekilde gösterir.
Eskilerden bir kare gözümde canlanıyor şimdi… Kurban Bayramı yaklaşırken caminin yanı şenlenir, fıçı fıçı lahana ve ahlat turşuları getirilirdi. Bu turşular, adeta beldemizin misafirperverliğini temsil edercesine büyük bir cömertlikle sebil edilirdi. Çocukken, turşunun o ekşi ama bir o kadar da iştah açıcı kokusu, burnuma bayramın geldiğini fısıldardı.
Bayram sabahı geldiğinde, beldenin tüm halkı -yediden yetmişe- bayram namazında saf tutardı. Henüz güneş yeni doğarken camiye yürüyen kalabalığın ayak sesleri, sokaklarda bayramın habercisi olurdu. Namaz sonrası, korucunun patlattığı top sesiyle birlikte bayram resmen başlardı. Bu ses, sadece bir gelenek değil, bir sevinç patlamasıydı adeta.
Bayramlaşma, köy erkeklerinin yaş sırasına göre gerçekleştirdiği bir törendi adeta. Herkes bu sıraya büyük bir saygıyla uyar, büyükten küçüğe selamlaşma, gönüller arasında bir köprü kurardı. Ardından, hep birlikte mezarlığa gidilir, hatimler bağışlanır, ebediyete göçen sevdiklerimizin kabirleri dualarla ziyaret edilirdi. Bu ziyaret, bayramın manevi yönünü daha da derinleştirirdi.
Bayramlaşma faslı bitince, herkes evlerine döner, kurban telaşı başlardı. Hayvan kesildikten sonra ilk olarak ciğeri çıkarılır, hemen közde ya da tavada pişirilirdi. Bu âdet, hem bir şükür ifadesi hem de kurbanın ilk lokmasını paylaşma geleneğiydi.
Gün boyunca hısım akraba, eş dost ev ev dolaşır, tokalaşmalar, sarılmalar, hal hatır sormalarla bayramın bereketi daha da çoğalırdı. Çocukların cepleri şekerle dolar, büyüklerin yüzü gülerdi.
Kurban Bayramı Terzialan’da sadece bir dini vecibe değil, kuşaktan kuşağa aktarılan bir kültürün, birliğin ve beraberliğin adıdır. Her bayram, geçmişe bir pencere aralarken, geleceğe de umutla bakmamızı sağlar. Bu güzel geleneğin hep yaşaması dileğiyle, Kurban Bayramı’nız mübarek olsun.