Özbekistan Aya, Biz Yaya

Yayınlama: 16.02.2025
Düzenleme: 16.02.2025 21:37
324
A+
A-

Bir dönem diplomat olarak görev yaptığım Özbekistan’a son dönemde yine sıklıkla yolum düşer oldu. Bazı Özbekistan üniversiteleri tarafından, uluslararası ilişkiler ve yeni medya alanlarında bazen çevrimiçi olarak bazen de yüz yüze seminerlere davet ediliyorum. Bu çerçevede son bir yıl içinde beşinci kez Özbekistan’da idim geçtiğimiz hafta.

Seyahatlerimde, gerek uçakta gerekse oradaki Türk kafe ve restoranlarında çok sayıda Türk iş adamı ve yatırımcı ile sohbet imkânlarım oldu. Özbekistan’da bu yılbaşı itibariyle, 2500 civarında Türk şirketi ve bu şirketlerin ortağı ya da çalışanı olarak binlerce Türk iş adamı ve yatırımcı ile uzman personelimiz iş yapıyor, kardeş Özbekistan’ın ekonomisine hizmet ediyor; yüzbinlerce Özbekistan vatandaşına iş imkânı sağlıyor. Öğrendiğime göre de, bu rakamlar son birkaç yıldır olağanüstü bir artışla artmaya devam ediyor. İlk bakışta bizler için övünülecek bir durum gibi görülse de bu durum ülkemizin geleceği ve ekonomisi adına alarm verici, ürpertici bir durum. Zira bu iş adamlarımızın pek çoğu, ülkemizdeki fabrikalarını küçülterek hatta çoğu zaman kapatarak işlerini Özbekistan’a taşıyor ve orada yeni yeni fabrikalar açıyorlar. Yine öğrendiğime göre bu durum maalesef sadece Özbekistan’la da sınırlı değil; Mısır Arap Cumhuriyeti’ne, Kırgızistan’a, Kazakistan’a ve yabancı sermayeye kapılarını açan daha pek çok ülkeye iş adamlarımızın dalga dalga gidişi söz konusu. Bu konuda bir anket ya da araştırma var mıdır bilmiyorum ama pek çok sektördeki iş adamı ve yatırımcımızın da gözünün yurt dışında olduğu ve hep dışarıda iş kurma arayışında oldukları kulağıma geliyor.

Ülkemizde artan üretim maliyetleri ve dolar bazında dünyanın en pahalı ülkelerinden biri haline gelmemiz iş adamlarımızı Özbekistan gibi daha uygun ve kendilerine imkân veren ülkelere gitmelerine yol açıyor. Ülkemizde ortalama işçi maliyetlerinin 1200 dolara ulaşması, elektrik, doğalgaz ve ulaşım giderlerinin pek çok ülkeye göre iki kat olması, hammadde maliyetlerinin de aynı oranda artması, çok yüksek faiz oranları gibi pek çok neden iş dünyamızı ve yatırımcılarımızı yıldırmış durumda. Öyle ki, hiç yatırım yapmasa, elindekini faiz veya farklı yatırım araçlarına yatırsa çok daha fazla kazanacağını bilen iş dünyası için Özbekistan gibi coğrafyalara gitmekten başka çare yok gibi. Geçtiğimiz hafta TÜSİAD başkanının, siyasete müdahale gibi algılanan açıklamalarının ekonomik çerçevesinin pek de haksız olmadığına onlarca farklı örnekle bizzat şahit olmuşluğum vardır. Bir zamanlar tekstilde dünyanın lider ülkesi olan ülkemizde şu an kaç tane aktif tekstil firmasının, atölyesinin, boyahanesinin kaldığını bilenler çok iyi biliyor. Milyonlarca tekstil çalışanı ülkemizde işsiz kalma tehlikesiyle kan ağlarken yüzlerce Türk tekstil patronunun neden Özbekistan’a Mısır’a akın ettiğini sorgulamak çok mu zor? Durum diğer sektörlerde de farklı değil: Taşkent havalimanında Malatyalı büyük bir çiftçi ile karşılaştım. Türkiye’de tarımdan para kazanma imkânı kalmadığı için, Özbekistan’a tam bin dönüm badem ağacı diktiğini, ilk ürünlerini aldığını ve ilk ihracatını Rusya’ya gerçekleştirdiğini gururla anlatıyordu. Belki iş adamlarımız da kazanıyor ama asıl Özbekistan Devleti kazanıyor, ülkemiz hızla kaybetmeye devam ediyor.

Rahmetli Özal’ın hala kulaklarımızda olan bir sözü vardı: “Para ve sermaye su gibidir; nerede güvenli ve verimli bir yatırım ortamı varsa önünde sınırlar duramaz ve su yolunu bulur.” 37 Milyon nüfuslu Özbekistan’ın vizyoner Cumhurbaşkanı ve yeni yönetimi de bu ilkeden yola çıkarak ülkesini adeta bir yatırım üssüne çevirme yolunda hızla ilerliyor. 2024 yılında %6.6’lık büyüme hızıyla dünyanın en hızlı büyüyen ülkeleri arasında Özbekistan.

Petrol ve doğalgaz üretimiyle enerji ve petrokimya, altın ve gümüş ve uranyum başta olmak üzere madencilik, yüksek pamuk üretimine bağlı tekstil, gelişen modern hayat nedeniyle inşaat, otomotiv ve hizmet sektörü ile Maveraün’n-nehir’de (Seyhun ve Ceyhun nehirleri arasında) dünyanın en verimli tarım arazilerinden biri olan uçsuz bucaksız arazilerde tarım, Buhara’dan Semerkant’a, Hiva’dan Hokand’a eşsiz tarihi ve kültürel mirasıyla turizmgibi tüm sektörlerde sadece Türk yatırımcıları değil, Rus, Kazak, Koreli, Çinli, Hintli, Alman, Fransız, İngiliz başta olmak üzere dünyadan yatırımcıların hücumuna uğrayan bir devletten söz ediyoruz.  2500’e yakın Türk şirketinin hücumuna rağmen Türkiye, Özbekistan’a yatırım yapan ülkeler sıralamasında 5. Sırada bulunuyor.

Bizim bir türlü başaramadığımız sektörel ve bölgesel bazda teşvik imkânları, Kerimov dönemindeki hukuksuz ve yanlış uygulamalara rağmen son dönemde uluslararası hukuka dayalı güven ortamı, bize göre düşük ve öngörülebilir enflasyon ve kur politikası, Özbek halkının olağanüstü hoşgörüsü ve çalışkanlığı ve toplumsal disiplini ülkeyi yatırım dâhil her açıdan cazip hale getiriyor. Ülke adeta bir yabancı sermaye cenneti olarak o kadar ucuz ve düzenli ki: Ülkemizde en az 2 milyon TL ye satılan 2025 model elektrikli lüks bir BYD otomobil 21.000 dolar, yani 760.000 TL.  Hongqi  (honci okunuyor) marka 700 km menzillik sıfır kilometre harika bir elektrikli otomobil sadece 16.000 dolar. Yani yaklaşık 600.000 TL. Hatta Özbekler bu lüks elektrikli honcileri taksi olarak kullanıyorlar, adeta yakıt ücretini bedavaya getiriyor, 223 TL’lik bir şarjla1400 TL kazanabiliyorlar. Bu arada Özbekistan’da taksi mafyası olmadığını, devlete yıllık 1000 TL vergi ve lisans ücreti ödeyen tüm otomobil sahiplerinin boş zamanlarında yandex taksi gibi harika bir uygulama ile şeffaf ve güvenli ve ucuz bir hizmet verdiklerini de ifade etmeliyim. Özbekistan doğalgaz üreten bir ülke olarak, halkına evlerde ve araçlarda çok ucuza metan gazı kullanım imkânı veriyor. Bizdeki gibi LPG kullanımı adeta hiç yok. Benzinin litresi de bize göre tam yarı fiyatına; 23,5 TL.

Koreliler (tabii ki Güney Koreliler) yıllar önce Orta Asya’nın en büyük otomobil fabrikasını, Chevrolet markasıyla Andican vilayetinde inşa ederek Özbekistan Devleti ortaklığıyla milyonlarca otomobil üretmeye devam ederken;biz daha bu günlerde, Samsun’da mı olsun, Bursa’da mı olsun diye karar veremezken, Çinliler de Jizzax vilayetinde BYD ve Cherry markalarını üreterek dünyaya pazarlamaya başladılar. Almanlar da Volkswagen fabrikası için son aşamaya geldiler.

Son yıllarda işçi ve memur maaşlarının da ortalama 500-1000 dolar arasında olduğu, doktor, mühendis, yönetici, akademisyen vs, maaşlarının çok daha yüksek olduğu ülkede, hemen her ailenin ev sahibi olduğunu, yeni evlenen ya da yeni ev sahibi ya olmak ve araba almak isteyenlere bankaların 2000 dolar peşin 150-200 dolar aylık taksitlerle 15 yıla kadar kredi verdiği ülkede, hayatın bize göre çok ama çok daha stressiz ve konforlu yaşandığını görmek çok ibretlik.

Ülkemizin de bundan 10 yıl önce, çok doğru ekonomi politikalarının, AB sürecinin etkisindeki hukuk devleti uygulamalarının halkımıza nefes aldırdığını, pek çok ailenin eve arabaya ve düzenli bir yaşama kavuştuğunu özlemle hatırlıyoruz. O günlere yeniden kavuşmak, iş adamlarımızın ve yabancı yatırımcıların yatırımlarını yeniden ülkemize yoğunlaştırmalarını sağlamak için hukuka ve demokrasiye dayalı bir güven ortamına yeniden kavuşmamız şart görünüyor.

Aksi halde bugünlerimizi bile arar hale geleceğiz.

Allah muhafaza.

 

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 2 Yorum
  1. Mehmet dedi ki:

    Bana gore Tusiad yerden göğe kadar ve destekliyorum

  2. Mehmet dedi ki:

    Bana gore Tusiad yerden göğe kadar ve destekliyorum tusiad ı yalnislari soylemesinden baska amaci yoktu

error: Kopyalama Yasak
×