Sabır, Yürekte Yeşerir

Yayınlama: 22.04.2025
26
A+
A-

Geçen hafta, ilkbaharın usul usul serpildiği bir öğleden sonra, parkta oturuyordum. Çevremdeki ağaçlar, yeşilin bin bir tonuyla uyanıyor, kuşlar dallar arasında eski bir ezgiyi fısıldar gibi ötüyordu. Gökyüzü mavinin en yumuşak hâlindeydi; insanın içine huzur serpen türden. Tam da o anda, tanıdık bir yüz yaklaştı: Mahalleden Zeynep. Henüz lise çağında, omzunda kitaplarının yükü, yüzünde gençliğin yorgun ama umut dolu ifadesi. Göz göze geldiğimizde hafifçe tebessüm etti. Selamlaştık, yanıma oturdu.

Sustu önce. Belli ki kelimeler dilinin ucunda, ama yüreği henüz açılmaya hazır değildi. Sonra, derin bir nefes alarak konuştu:

“Hocam,” dedi, “çok çalışıyorum ama bazen olmuyor. Bazı dersler zor geliyor, bazen de hevesim kırılıyor. Acaba ben mi yapamıyorum?”

O an, yıllar önceki kendi halim geldi gözümün önüne. O sıralarda otururken hissettiğim aynı endişe, aynı kırılganlık. Sınav kâğıtları, defterler, karalanmış umutlar… Biz de bir zamanlar o yollardan geçtik.

“Zeynep,” dedim yavaşça, “başarı, sabırla gelen bir misafirdir. Kapıyı hemen çalmaz. Bir tohum ektiğini düşün. Bugün sularsın, yarın da, ertesi gün de… Ama meyvesini görmek zaman alır. Tohum, hemen yeşermez. Karanlık toprağın altında sessizce büyür önce. Ve senin çaban, o toprağın en bereketli suyudur.”

Bambu bitkisi türüne göre ve cinsine göre farklı şartlarda yetiştirilmektedir. Asya ve Afrika’da yetişen uzun bambu bitkisi tohum olarak toprağa atıldığında 5 yıl gibi düzenli sulamadan sonra filizlenmeye başlar ve sonrasında 1 ay içerisinde çok hızlı bir büyüme ile 1 ayda 20-30 metre boyuna ulaşabilmektedir. Bu yüzden bambu ağacı Uzakdoğu’da sabrın, dürüstlüğün ve uzun yaşamın simgesi olmuştur.

Başını eğdi, biraz düşündü. “Ama arkadaşlarım çok hızlı öğreniyor gibi. Ben geride kalıyorum gibi hissediyorum bazen.”

“Evladım,” dedim, “herkesin yolu ayrıdır. Kimisi düz yolda yürür, kimisi yokuş tırmanır. Ama unutma, yokuş tırmanan daha fazla güçlenir. Acele etme. Çünkü en kalıcı başarılar, yavaş yavaş inşa edilir. Sabretmeyi bilen, yolunu kaybetmez. Senin en güçlü yanın, pes etmemen, çaban ve inancın. Sabredenin yolu daima açılır.”

Gözlerinde bir kıpırtı belirdi, o çocukça endişelerin yerini hafif bir umut aldı sanki. Yüzü aydınlandı, gülümsedi.

“Haklısınız hocam. Belki de sabretmeyi öğrenmem gerekiyor.”

Biraz daha oturduk. Gün yavaşça akşama dönerken, Zeynep ayağa kalktı, kitaplarını kucakladı. Vedalaştık. Ardından uzaklaştı o ince adımlarla. Ama arkasında bir düşünce bıraktı bende: Bizim gençlerimiz çalışkan, zeki, azimli… Ama zaman zaman yönlerini şaşırıyorlar. Çünkü bu çağ, sabrı unutmuş bir çağ. Her şey hemen olsun istiyoruz, bir tıkla, bir göz kırpmasıyla. Ama karakter böyle şekillenmez. Sabır, zamanla yoğrulur, yürekle beslenir.

Biz büyüklerin görevi, sadece öğreten değil, yol gösteren olmak. Yeri geldiğinde bir dost, yeri geldiğinde bir omuz… Bilgi elbette mühim, ama genç bir gönle cesaret verebilmek daha da kıymetli. Çünkü bilgi kitapta yazılıdır; ama sabır, yürekte yeşerir.

Köyümüzde, beldemizde, mahallemizde nice Zeynepler var. Kimisi içten içe savaş veriyor, kimisi görünmez bir yük taşıyor. Her biri bir çınar olmaya aday. Yeter ki biz onları görebilelim. Yeter ki bir tohum gibi sulayalım, sabrı öğretelim. Onlara inanalım ki, onlar da kendilerine inanabilsinler.

Unutmayalım: Her çocuğun kalbinde bir bahar bekler. Ve bahar, en çok sabredenlerin yüreğinde açar.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

error: Kopyalama Yasak
×