Kurtulmak…

Yayınlama: 28.04.2025
21
A+
A-

Bu hafta siz değerli okurlarıma ve takipçilerime Gazali’nin herkes tarafından bilinen “üç şeyden uzak durun” sözüyle başlayarak bir hikâyeyi anlatmaya çalışacağım.

Gazali’nin bu öğüdünü de maalesef ilk bölümlerini noktalayarak yazacağım için de şimdiden sizlerden özür diliyorum.

Nedir bu boşuna olan ve uzak durmamız gereken üç şey? 1-…nasihat, 2-…tartışmak, 3-…dost olmak.

Ez cümle; boş olan işlerle uğraşmak yerine, sizlere fayda yerine zarar getirecek şeylerden kendimiz de dahil uzak duralım.

Şimdi bu girişin ardından gelelim yazıma konu ettiğim “Kurtulmak” konusuna.

Rivayet o ki, kurnazlığı ile de bilinen tilkiler, pirelerinden çok özel bir yöntemle kurtulurmuş.

Peki, bunu nasıl yaparlarmış? Pirelendiğini fark eden tilkiler; önce bir dere veya nehir kenarına gider, sonra yavaş yavaş suya yaklaşıp milim milim içine girmeye başlarmış… Bu durumdan pireler de rahatsız olur, yukarı doğru kaçışırmış… En sonunda da hepsi tilkinin burnunun ucunda toplanırmış ki, işte o anda; tilki bir hamlede tamamen suya dalarmış ve pireler de yok olurmuş.

Evet… Hemen hemen tüm köşe yazılarımda doğrularını yazan benim gibi yazarlar için de, başka bir ifadeyle hayatın feleğinden, çemberinden ve fırtınalarından geçen “güçlü” insanlar için de durum aynıdır.

Unutmayalım ki, zamanla arkadaşlar çeşitli nedenlerle uzaklaşır. Tanıdıklar kaybolur.
Zamanınızı, enerjinizi, cömertliğinizi verdiğiniz insanlar bir bir silinir. Hatta bazen aile bile geri çekilir. Eş, dost, iş arkadaşı, yol arkadaşları hepsi sessizce yok olabilir.

Ve… Güçlü insan hayatın buz gibi sularında yalnız bırakılır. Ancak unutulan bir şey vardır, yalnız bırakılan aslında onu terk edenlerdir…

Tarihte Aristoteles bile, bu yalnızlığı yaşamıştır. Zor günlerinde dahi yanında tek bir dost bile kalmamıştır.

Ama biliyor musunuz? Onlar, tilkilerin üzerindeki birer pireydi. Dost kılığına girmiş parazitlerdi. Onlar, menfaatleri için kullanıp yalnız bıraktıkları işte o kişinin veya kişilerin derilerinin altında barınıyorlardı ve o kişi veya kişileri geçici olarak sahiplenmişlerdi.

Sonuç olarak; başarılı olanlar sadece doğrudan yana olanlardır ki, bir kişi ne kadar doğrudan ayrılmazsa ve doğru bildiği yolda giderse, bu pireler ve parazitler o kadar hızlı düşüp giderler. Aynı suyun taşıdığı gibi.

Ezcümle… Zor günlerin saklı hediyesi budur. Aslında geçici olarak bir “eksik” gibi görünse de aslında bir “fazla”dır bu. Arınırsın. Şifalanırsın. Gücünü yeniden bulursun.

Kendimden dem vurarak, hep yanımda olanlara baktım. Başarılı olduğumda da, bir işe başladığımda da kaybolanlara ağlamadım. Gerçek yüzlerini gösterdikleri için onlara teşekkür ettim. Ve bir tilki gibi… Sudan daha güçlü, daha temiz, daha çok kendim olarak çıktım.

Siz değerli okurlarıma ve takipçilerime de Gazali’nin üç şeyin boşuna olduğunu ifade ettiği yazısını iyice okumanızı tavsiye ederek, sağlıklı ve mutlu günler diliyor ve Allah’a emanet ediyorum.

Kalın sağlıcakla…

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

error: Kopyalama Yasak
×