“Aciz Kalmanın Acısı”

Yayınlama: 22.04.2025
27
A+
A-

Bugünkü makalemde sizlere Ramazan Kayan’ın ”Aciz Kalmanın Acısı” adlı yazısını aktarmak istiyorum.

Gelecek yazılarımda yeni konularda buluşmak üzere Allah’a emanet olunuz. Emine TURAN

”ACİZ KALMANIN ACISI”

Tarih okumalarımda zihin dünyamda bir türlü oturtamadığım üç olay… Yıllar geçse de ruh dünyamda sızısı geçmeyen üç acı… Yorumlamaya çalışırken yorgun düştüğüm üç yara…

Kerbelâ Faciası…

Moğol İstilası…

Endülüs Trajedisi…

Ve bunlar yaşanırken ümmetin duyarsızlığı, tepkisizliği, suskunluğu ve acziyeti… Her okuduğumda bu katliamlara seyirci kalanları kabullenememiş ve kınamışımdır…

Nasıl kınanmaz ki?

Kerbela’da evlad-ı Resul hunharca katledilirken sükûta gömülen ümmeti Muhammed’in insanı hayrette bırakan halini hangi kelimelerle örtbas edebilirsiniz ki?

Düşünün, Yezid’in sarayında yalnız bırakılan Zeyneb’in haykırışını ve Hz. Hüseyin’in başına gelenleri… Neden kimse tepki vermedi diye içten içe hayıflanırdım…

Acısı dün gibi taze…

Evet, kaderine terkedilmiş Ehli Beyt… Terk eden kim? Ümmeti Muhammed… Müslüman kardeşleri… Ya Rabbi ne yaman bir çelişki!

Moğol istilası… Topyekûn ümmetin yok oluşu… Mezbahane’ye sürülen koyunlar misali dehşetengiz bir katliam ve kıyıma maruz kalan kitleler… Kimseden çıt yok, korkunç bir sinmişlik ve silinmişlik…

Düşünebiliyor musunuz, bir Moğol askeri Müslüman bir köyü tek başına kılıçtan geçiriyor, tepki yok…

Ve Endülüs… 800 yıllık muhteşem İslam Medeniyeti tarumar oluyor… Gırnata günlerce kan ağlıyor… Tarihte Gırnata’ya ağlandığı kadar hiçbir yere ağlanmamıştır, diyor şair… Fakat gelgör ki, tarihin tanık olduğu bu en büyük yıkım ve kıyım karşısında Osmanlılar, Memlüklüler, Fatimiler, Kölemenler sessiz…

Ağıtlar, feryatlar, istiğaseler muhatabına ulaşmıyor… Ümmetin vefasızlığı mı, çaresizliği mi ne diyeceğimi bilemiyorum…

Yıllarca bu üç acıya duyarsız kalanları kınadım durdum…

Şimdi kınadıklarımla sınanıyorum… Ve dördüncü acı…

Gazze sınavımdaki sorumluluğumu düşünüyorum…

Dün kınadıklarımla aynı duruma düştüğümü görüyorum…

İslam dünyası olarak, Refah ile Gazze arası sadece 30 kilometre… Bir yardım koridoru bile açamadık… Bu kadar mı aciziz?

Refah sınır kapısında bekleyen yardımlar, duvarın diğer tarafında açlıktan ölen körpe canlar… Rahimlerdeki ceninlere kadar uzanan bir zulmün tanıkları ve takipçileri olarak kınanması gerekenler kategorisinde bulunuyoruz…

Bu kahredici sükût… Öldürücü duyarsızlık… Korkuyorum gayretullaha dokunur…

Bugün suskunluğumuzun suçlusuyuz…

Direnişimiz cılız, boykotumuz basit, sesimiz kısık, eylemlerimiz ruhsuz… Acziyet daha büyük bir acı değil mi?

Öfkemize ne oldu? Hafızamızı mı kaybettik? Vicdanımız nerede?

Gökler küstü, dağlar utandı, rüzgâr durdu, yıldızlar söndü…

Gazze’de oluk oluk kan akıyor… Damarlarımızdaki kana ne oldu? Yoksa kurudu mu?

Ağaçların dile gelmesini mi bekliyoruz? Kayaların konuşacağı günlere mi sorumluluklarımızı erteledik?

Bizde fazlasıyla kınama, yakınma, sızlanma var… Ama hâlâ Gazze’de durmadan akan kan var… Sanki kınamalarımızla kendimizi kandırıyoruz… Sonuç getirici, caydırıcı eylemlerde bulunmuyoruz…

Biz işgalcileri kınar dururken, tarihte bizi kınayacak…

Merhum Aliya İzzetbegoviç’in yerinde tespitiyle ‘’Ve her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır.’’

İşte acı gerçek…

Gazze destan yazarken, tarih bizi nasıl yazacak?

Kınama ile konfor arasında Gazze’yi konu edinen bizler… Biz kalem oynatırken, kelamı kibarlarımızla tekellüm ederken Gazze kan kaybetmeye devam ediyor…

Bağ ve bahçelerimizi don vurduğunda üzüldüğümüz kadar, soğuktan donan Gazzeli çocuklara yüreğimiz yandı mı?

Gerçekten Gazze bizi ne kadar etkiledi? Ne ölçüde değiştirdi?

Konforumuz, lüksümüz, israfımız, tutkularımız, hobilerimiz, heveslerimiz, hesaplarımız, hayallerimiz… Değişen nedir?

Bilmeliyiz ki, konforumuzdan ödün vermeden ön alamayız, üstümüze düşeni yapamayız…

Eskiler ne de doğru söylemiş;

‘’Acılar insanı büyütür, konfor ise çürütür.’’

Kuşkusuz görünen o ki, acılarla büyüyen bir Gazzemiz var… Birde bir türlü konforunu bozmak istemeyen iki milyarlık bir ümmet var…

Tüm dünya acılarla büyüyen Gazzeli sabilerin asaletini, azmini, aksiyonunu, adanmışlığını hayret ve hayranlıkla izliyor…

Acı acı düşünüyorum, Gazze de bizi gayrete getirmeyecekse geriye ne kaldı?

‘’Oturun oturanlarla beraber’’ itabından gayri…

İşi diplomasiye ihale edenler, bilsinler ki vebalimiz büyüktür…

Gazze rüyalarımıza girmiyorsa, kâbuslardayız demektir…

Gözlerimizin önünde gitgide Gazze’yi yok etmek istiyorlar, biz neyin peşindeyiz?

Yoksa haddimizi aşıp, Gazzelilerin kulağına ‘’hicret’’i mi üfleyeceğiz?

Unutmayalım ki, ‘’hicret’’ dedikleri Filistin’in tabutuna son çivinin çakılmasıdır…

Yazarın Son Yazıları
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

error: Kopyalama Yasak
×