Anlayan Varsa Beri Gelsin?

Yayınlama: 17.07.2025
15
A+
A-

Her hafta dilimizin döndüğünce, kalemimizin (bilgisayarımızın) yazdığınca, sizlere gerek güncel, gerekse genel konularda makaleler yazarak gündemi değerlendirmeye çalışıyorum.

Bu hafta da, yaşanan bir olayı aktararak ister torpil denilsin, ister iltimas veya kayırmacılık olarak adlandırılsın fıkra gibi bir olaya değinmek istiyorum.

Yeri çok önemli olmasa gerek eğitim gören bir öğrenci, bir gün, “Hocam artık beni mezun et” deyince, hocası, “Hayır seni mezun edemem” der.

Buna biraz da sinirlenen öğrencisi, “Neden Hocam?” diye sorunca hocası da ona, “Çünkü sana daha ilmi siyaset dersini öğretmedim” şeklinde cevap verir.

Öğrencisi, “Benim siyaset ile ne işim olur. Mezun et beni Anadolu insanı aç. Onlara bildiklerimi, öğrendiklerimi anlatayım. Ne olur beni mezun et” der. Hocası bakar öğrencisi kararlı, “Peki o zaman gidebilirsin” der ve öğrencisi de Anadolu’nun yollarına düşer.

Gide gide bir köye varan yeni hoca Cuma gününe denk gelir. Abdestini alıp camiye geçer ve hocayı dinlemeye başlar.

Minberdeki cami hocası, vaazında hep bana rabbena misali vaaz verir. Bizim yeni hoca ayağa kalkar ve “O öyle değil, böyle” anlamında anlatarak itiraz eder.

Bir-iki kez daha itirazda bulununca minberdeki hoca bakar ki, bu kişi tehlikeli ve milleti uyandıracak ve milletin gözünde kendi itibarı zedelenecek, cemaate dönerek; “Ey cemaat, hani size zaman zaman birilerinden bahsederdim ya. O kişilerden biri de bu” der demez millet, bu yeni yetme hocaya çullanır ve bir güzel caminin içinde sopalanır.

Yeni hocanın camiden çıktıktan sonra hocasının ona “ben sana ilmi siyaseti öğretmedim” deyişi aklına gelir ve doğru hocasının yolunu tutar.

“Hocam ben ettim sen etme bana şu ilmi siyaseti öğret” der ve epey uzunca bir süre daha eğitim görür, sonra bu kez hocası, “Benim sana öğretecek bir şeyim kalmadı, var git yoluna” diyerek onu mezun eder.

Aradan yıllar geçmiş ve yine aynı köye yolu düşmüş ve oradaki hoca hep aynı vaazı veriyor, hep aynı hep bana rabbena cinsinden vaazına devam ediyor.

Namaz bitiminde ayağa kalkarak, “Ey cemaat öyle güzel öyle derin bir hocanız var ki, müthiş bir bilgiye sahip. Ona sahip çıkın onu kollayın. Hatta kendisi o kadar mükemmel bir insan ki, her kim onun sakalından bir kıl kopartırsa cennet mekânı olur” der demez cemaat, hocanın sakalından kıl koparıp cennete gitmek için hocanın üstüne çullanır. Böylelikle bizim hoca intikamını almış olur.

Peki, bunca şeyi niye anlattığımıza?

Öyle veya böyle artık herkes “ilmi siyaset” yapıp her kim neyi duymak istiyorsa onu söylemeye veya yapmaya başlamış durumda.

Peki biz doğruları nasıl söyleyeceğiz veya yazacağız? Kim bizim yanımızda olacak?

Bir de buradan da başka bir mana çıkarılmaması için şöyle bir soru yönelmek istiyorum.

Seçim döneminde X, W ve Q partilerinden aday olup milletvekili seçilen kişi veya aday, seçildikten sonra başka bir partiye geçince kendisi de bir “asil seçmen” sıfatıyla o partiye ne yapmış oluyor?

Ya da partisinden istifa ederek diğer bir partiye geçen “vekil”, temsil ettiği “asil” milletin hakkını sonrasında nasıl korumaya veya savunmaya çalışacaktır?

Ben anlamadım, anlayamıyorum.

Anlayan varsa beri gelsin?

Benden bu haftalık bu kadar.

Yazılarımıza gerek Watsapp, gerek sosyal medya ve e-mail yoluyla yorum yapıp görüşlerini bildiren veya bildirmeyen tüm okurlarımı ve takipçilerimi “ilmi siyasetten” uzak durmalarını tavsiye ederek; sağlıklı ve mutlu günler temennisiyle Allah’a emanet ediyorum.

Kalın sağlıcakla…

Yazarın Son Yazıları
05.05.2025
18.02.2025
19.05.2025
07.07.2025
error: Kopyalama Yasak