Çanakkale’de Cepheden Kaçan Kürtler

Yayınlama: 17.02.2025
30
A+
A-

Haluk Dural üstadımızdan çok önemli bir paylaşım…

ÇANAKKALE’DE CEPHEDEN KAÇAN KÜRTLER

“Çanakkale’de Kürtler de savaştı” propagandası tam bir palavradır.

1914 nüfus sayımına göre Osmanlı’nın resmi nüfusu 14 milyon civarındadır. Ancak bu nüfus sayımında sayılamayan ya da göz ardı edilen unsurlar da katılırsa ve yabancı gizli servis raporları göz önüne alınırsa Osmanlı’nın nüfusu 18 milyon olarak karşımıza çıkıyor.

İngiliz kayıtlarına göre;
Osmanlı nüfusu: 18 milyon
Kürt unsur ve Zaza nüfusu: 2 milyon 800 bin iken

Alman istihbarat raporlarına göre;
Osmanlı nüfusu: 18 milyon
Kürt unsur: 1 milyon 600 bin olarak gösterilmektedir.

Birinci Dünya Savaşı’nda silah altına alınan toplam asker sayıları ise şöyledir:

Osmanlı Harbiye Nazırlığı resmi rakamı: 2.998.000

İngiliz kayıtlarına göre;
Toplam silah altına alınan personel: 3.156.000
Kürt unsur: 44.000

Alman istihbarat raporlarına göre;
Toplam silah altına alınan personel:2.998.000
Kürt unsur: 44.000

Bu rakamlara istinaden şunu diyebiliriz ki rakamlar Osmanlı’nın müttefiki olan Almanya’nın istihbarat birimlerinin hazırladığı raporlara dayandırılmıştır. İngilizler de Alman raporlarını referans almışlardır.

Şimdi Alman raporlarını referans alarak sesli düşünelim.

Osmanlı tebası içindeki Kürt nüfusun oranı: 18.000.000/1.600.000= yaklaşık olarak yüzde 10

Osmanlı ordusundaki Kürt unsur oranı: 2.998.000/44.000= yaklaşık olarak yüzde 1.5 olmaktadır.

Yani Kürtlerin nüfusa oranı yüzde on iken orduya oranı yüzde bir buçuktur.

Şimdi de gelelim Çanakkale cephelerindeki şehit sayılarına:

Yine Alman istihbarat raporlarına göre

Toplam şehit: 48.148
Kürt unsur: 221
Çanakkale’de silah altına alınan toplam Kürt unsur: 12.000

Toplam şehit sayısının binde 5′i…

Kürtlerin belki şehit sayısı ve Çanakkale savaşına olan katkıları daha fazla olabilirdi. Ancak Kürtler bugün birilerinin öne sürdüğü gibi davranmamıştır. Örneğin Çanakkale Savaşı’nda tek bir kurşun dahi atmadan cepheden kaçan 77. alayın tamamı Kürt’tür.

Savaştan kaçan bu Kürt askerler, cephe gerisinde Osmanlı ordusunu uğraştırmış, erzak ve mühimmat konvoylarını yağmalayarak düşmandan daha fazla zararlar vermiş ve savaş dolayısıyla haklarında idam kararı çıkarılmış ve o ortamda yakalanabilenler derhal idam edilmiştir.

Yine Kürtlerden mürekkep bir başka alay olan 72. Alay ise çatışmaların en çetin olduğu Conkbayırı’nda kanatlarını korumakla görevli olduğu 57. alayı yüzüstü bırakmış, silahlarını dahi düşmana terk ederek etrafa dağılmış ve hatta esir düşmüşlerdir.

Şefik Aker Paşa anılarında bu ihanetten bahsetmektedir.

77. Alay 1. Tabur komutanı Binbaşı Mehmet Emin Bey, çarpışmalarla ilgili bilgi vermeye geldiğinde “Efendim! Yüksek katınıza çıkmaya utanıyorum. Üzülerek belirtmeliyim ki bütün alayımız çil yavrusu gibi dağınık, savaş alanından kaçmışlardır. Bir ucu Maltepe’ye kadar gitmiştir. Alay komutanını bulamadım. Sizin Kocadere’ye gelmekte olduğunuzu haber aldığımızdan, bilgi sunmak için buraya koşup geldim!” diyecektir.

Fahrettin Altay’ın anılarından öğrendiğimize göre de tümene çoğu Kürt kökenli askerlerden oluşan 72. ve 77. Alayların verilmesi Mustafa Kemal Paşa’nın tepkisine neden olmuştur. Fahrettin Altay, Mustafa Kemal Paşa’nın tepkisini şöyle anlatmaktadır:

“Mustafa Kemal Paşa, Gelibolu’dan geçerken bize uğradı. Kendisini ilk defa görmüş bulunuyordum. Enerjik, muhatabına itimat telkin eden, tok sözlü, sarı saçlı, mavi gözlü, düzgün endamlı genç bir komutan. Görüştükten sonra kendisini uğurladık. Eceabat’a gider gitmez beni telefonla aradı. ‘Aman reis bey, bana verilen 72. ve 77. Alay askerlerinin ekserisi Kürt’tür bir kısmı da Yezidi, Nusayri gibi savaşa karşı insanlardır. Bunları geri alsınlar. Halis Türk delikanlıları olan ve eğitimleri oldukça ilerlemiş bulunan benim eski iki depo alayımı geri göndersinler.’

Edward J.Erickson adlı bir İngiliz savaş tarihçisi “Ordered to Die” (“Size Ölmeyi Emrediyorum”) diye bir kitap yazmıştır.

Bu kitap Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı ordusunu anlatmakta fakat kitabın çoğu yerinde “Osmanlı Ordusu” yerine “Türk ordusu” denilmektedir. Yazar sunuş kısmında bunu şöyle açıklar:

“Bu kitap 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı ordusu adını taşıyorsa da aslında Türk ordusunu anlatmaktadır.“

Gerçekten de savaşa baktığımızda en acımasız düşmanları olan İngilizlerin Osmanlılarla değil her zaman Türklerle savaştıkları görülmektedir. Her ne kadar Osmanlı İmparatorluğu hukukî olarak varlığını hâlâ sürdürmekte ve ayrıca Araplar ve Kürtler gibi Osmanlı’ya şeklen bağlı topluluklar orduda hizmet etmekteyseler de ordunun özü Türk’tür ve siperde ölmek gerektiğinde ölenler genellikle Türkler olmaktadır.

Bu bilimsel gerçekler yazıldığında şanlı Çanakkale zaferimize ortak çıkmaya çalışan PKK zihniyeti, Çanakkale’deki Kürt şehit sayısının az olmasını, Çanakkale’nin coğrafi uzaklığına bağlamaya çalışmakta ve Kürtlerin diğer cephelerde savaşıp şehit olduğundan bahis açmaya çalışmaktadırlar.

Peki diğer cepheler denilerek hangi cepheler kast edilmektedir? Kürtlerin yaşadığı coğrafyaya yakın olan cepheler…

Örneğin Sarıkamış cephesi…

Kürtlere Çanakkale’den çok daha yakın Sarıkamış’ta Osmanlı harp tarihi kayıtlarına göre verdiğimiz şehit sayısı 50.000′dir.

İngiliz kaynakları bu rakamın 90.000 olduğunu refere eder. Rus kaynaklarına göre bu rakam 108.000′dir.

Savaş öncesi Osmanlı resmi kayıtlarında silah altına alınan Kürt unsur sayısının 44.000 olduğunu yukarıda belirtmiştik.

Sarıkamış harekatına Vilayet-i Sitte diye adlandırdığımız coğrafyadan intikal eden şehit sayısı ise 1.300′dür. Bu 1.300 şehidin 1.000 kadarı Erzurum ve Gaziantep vilayetlerinden olup geri kalanı Vilayet-i Sitte sancaklarındandır.

Yani Osmanlı kaynaklarını referans alırsak 50.000 şehidin sadece 300′ü Kürt’tür ki bu oran Çanakkale Savaşı’ndaki oranın hemen hemen aynısıdır. Binde altıdır.

Sarıkamış’ı ele almışken Sarıkamış’ta Kürtlerin neler yaptığını da belirtmeden geçmeyelim.

Miralay Hafız Hakkı Bey hatıratında şunları yazmıştır:

“Soğukla ve Moskofla mücadelede oldukça başarılıyız. Lakin cephe gerimize sarkan Ermeni ve Kürt çeteleri tüm ikmal bağlantılarımızı tehdit ve yok etmekte gayet başarılılar. Bu şartlar altında bu savaş kazanılamaz…”

Ayrıca Rus Genelkurmayı’na mensup General Nikolski, Sarıkamış harekâtını bütün cephe savaşlarını günü gününe not etmiş ve eser Rusya’da yayınlandıktan sonra emekli Kaymakam Nazmi (Osman) Bey eseri Türkçeye tercüme ederek 1934 yılında 120 sahife halinde Erkân-ı Harbiye matbaasında bastırabilmiştir.

General Nikolski de askeri günlük notlarında şunları anlatmaktadır:

“Türkler, cephe gerilerini ve ikmal yollarını Ermenilerden ve Kürtlerden sağlama almadan böyle bir harekata girişiyorsa bunun adı intihardır. Bu, başka bir şey olarak adlandırılamaz…”

Rus istihbaratından Albay Alexiyev ise hatıratında şu hususu belirtir:

“Ermeni gerillalar Arşen ve Reizyan‘dan aldığım raporlar doğrultusunda sayılarının azlığından ve Türklere karşı başarısız olacaklarından çekindiğimi söylediğimde, kendileriyle birlikte 1.500 Kürt’ün hareket ettiğini beyan ettiler. Bunların hepsini Kasparyan ve Skolitsa ile birleştirmek suretiyle Tokat’tan Van’a kadar olan sahada Türklerin cephe gerisine sarkıtarak zaferimize önemli katkılarda bulunmalarını sağladık, dediler.”

İşte Sarıkamış’taki Kürt gerçeği de budur.

Sarıkamış’ı da bırakıp başka bir yakın coğrafya olan Irak cephesine gidelim.

Kut ül Amare Savaşı’nda Osmanlı kayıpları 25 bin iken İngiliz raporlarına göre Kut ül Amare’de şehit olan Kürt unsur 40 (Kırk) olmuştur.

İşte Çanakkale, Sarıkamış ve Kut ül Amare cephelerindeki Kürt gerçeği budur.

Peki ama Osmanlı tebası olan Kürtler vatan toprağı için savaşmaktan neden imtina etmişlerdir?

Kürtlerin savaşa gönüllü olmamasının en önemli nedeni “Osmanlı savaşı kaybedecek, Kürtler kazanan tarafta olursa gelecek onların olur…” vaatleridir. Yani bilindik Kürdistan hikayesi.

Osmanlı toprakları 5. kol faaliyet alanıdır. Osmanlı’yla savaşan bütün devletlerin ajanları da Kürtler arasında cirit atmaktadır.

İşte bu vaatlerin de etkisiyle Kürtlerin geneli, Osmanlı ordusuna katılmak yerine, kendi bölgelerinde eşkıyalık yapmayı, Osmanlıyı arkadan vurmayı, İngiliz, Fransız ve Rus kuvvetlerine yardımcı olmayı seçmişlerdir.

Kurtuluş Savaşı’nda da durum pek farklı değildir:

Kurtuluş Savaşı’nda Yunan Ordusundaki Kürtler:

(https://www.facebook.com/ATASENDIKA/photos/a.573170289398659.1073741841.159063057476053/851404808241871/?type=3&theater)

*
ATASEN
Ata Eğitim ve Bilim Çalışanları Sendikası
www.atasen.org.tr

Yazarın Son Yazıları
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

error: Kopyalama Yasak
×