Çok Eşlilik Meselesi-5

Yayınlama: 03.08.2025
38
A+
A-

ÇOKEŞLİLİK MESELESİ: (5)

c- Âyetten Çokeşlilik Hükmü Çıkmaz Diyenler:

Nisa suresi 3. ayetinden çokeşlilik hükmünün çıkarılamayacağını, bu ayetin sadece yetim kızların hukukunu ve mallarını korumak için geldiğini savunan âlimler de vardır. Bunlarda konuyla ilgili bazı gerekçeler ileri sürmüşlerdir. Bu gerekçelerden önemli gördüklerimizi nakledelim.

Ayette Çokeşlilik Amaç Değil Araç Olarak Zikredilmiştir:

Diyanet İşleri Başkanlığı yayını olan ve dört İlahiyat profesörü tarafından hazırlanan Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir ’de ayetin yetimlerin hukuku ile ilgili kurallar getirdiği bu vesileyle evlilik ve mehir konularına da dolaylı olarak temas edildiği anlatılmış. Ayette çokeşliliğin doğrudan hüküm konusu olmadığı, yetimlerin haklarını korumak için bir araç olarak zikredildiği de şöyle belirtilmiştir:

“… 1. âyette önemle tavsiye edilen aile ve akrabalık bağlarına riayetin tabii sonuçları olarak, 2. âyetten 6. âyetin sonuna kadar geniş ailede yetimlerin haklarından söz edilmiş, velisiyle yetim arasındaki şahsi ve mali tasarruf ilişkisi kaidelere bağlanmıştır. Aradaki iki âyette evlilik ve mehir konularına temas edilmiştir. Ancak bu temas, yetimlerin hukuku ile ilgili kaideler koyma ve tavsiyelerde bulunma iradesinden doğduğu için dolaylı olmuştur, yani meşhur teaddüd-i zevcât (birden fazla kadınla evlenme) izni doğrudan hüküm konusu olmamış, yetimlerin haklarını korumak için bir araç olarak ve bu münasebetle zikredilmiştir…” (Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, c. 2, sy. 8-9).

Şu hâlde ayette yetimlerin hukukunun korunmasından bahsedilmiş, birden fazla kadınla evlenme bir amaç olarak değil yetimlerin haklarını korumak için bir araç olarak zikredilmiştir. Dolayısıyla ayetten mutlak manada birden fazla evlilik emri çıkarılamaz.

Âyetin Evlilikle İlgisi Yoktur:

Üç İlahiyat profesörünün hazırladığı Yüce Kur’an ve Tefsirli Mealinde ise ayet şöyle açıklanmıştır:

“… Rivayetlerden anlaşıldığına göre bazı veliler, himayeleri altındaki yetim kızlarla sırf mallarına konmak için evleniyorlar ve Mehirlerini de vermiyorlardı. Allah velilerin bu tür davranmalarını yasaklamış ve ‘yetimlerin mallarını yemek için onlarla evliliği bahane etmeyin, evlenilecek pek çok kadın var, hem de istediğiniz kadar…’ demek istemiştir.

İbn Âşur’un naklettiğine göre İkrime şöyle demiştir: ‘O dönemde Araplardan bazıları himayeleri altındaki yetimlerin mallarını kullanarak çok sayıda evlilik yapıyor ve evlendikleri hanımların geçim masraflarını da söz konusu yetimlerin mallarından karşılıyorlar ve bu şekilde yetimlere haksızlık ediyorlardı. Allah bu uygulamaya son verilmesini istemiştir’.

Bu durumda ‘zarar verme, haksızlık etme endişesi’ evlenilmiş olan eşler arasında adaletsizlik yapmakla ilgili değil, birden fazla evliliğin getirdiği geçim masraflarının yetim mallarına zarar vermesiyle ilgilidir. Dolayısıyla konu tamamen yetimlerin mallarının korunmasıyla alakalı olup evlilikle ilgili bir hüküm söz konusu değildir. Aksi takdirde âyetler arasındaki konu akışı ve uyumu da bozulmuş olur.” (Yüce Kur’an ve Tefsirli Meali, Nisa 4/3, dipnot: 1).

Tali Bir Konu Asıl Konunun Önüne Geçmiştir:

Ayetle ilgili bir açıklamada da tali bir hususun ana konunun önüne geçtiği şöyle belirtilmiştir:

“… Âyetin ana konusu yetimlerin himayesidir. Ne yazık ki tali bir husus, ana konuyu ikinci palana itmiştir. Kaldı ki ‘mesnâ ve sülâse ve ruba’a’ ifadesi, Fatır suresinde meleklerin kanatlarıyla ilgili olarak da kullanılmıştır ve İbn Kesir ’in ifade ettiği gibi, meleklerin kanatlarını dört ile sınırlama gibi bir anlama gelmemektedir…” (Hasan Elik- Muhammed Coşkun, Tevhit Mesajı, Nisa 4/3, dipnot: 5).

“Birden fazla kadınla evlenme, erkeğin üçüncü kişiler nezdinde itibarını zedelemekle kalmaz; eşler açısından da hayatı ağız tadıyla yaşanmaz hale getirir. Hz. Peygamber sevgili kızı Fatma’ya kuma getirme teşebbüsünde bulunan Ali b. Ebu Talib’e bu sebeple müsaade etmemişti.

Savaş vb. sebeplerle ortaya çıkan erkek kıtlığı sebebiyle sahipsiz kadın ve yetim kızların artması gibi sebepler olursa başka… Kur’an buna müsaade etmiştir. Ama dikkat edilirse, izin vermiştir, diyoruz; öngörmüş/emretmiştir, demiyoruz.” (Prof. Dr. Murat Sülün, Kur’an Ne Diyor? Biz Ne Anlıyoruz? s. 250).

İnsanlığın ulaştığı sosyal konum itibariyle bugün çokeşlilik hem erkeği hem kadını itibarsızlaştıran bir durumdur. Çok karılı bir ailede huzur olmaz ve böyle ailelerde sağlıklı nesiller yetiştirmek de mümkün değildir. Dolayısıyla böyle bir uygulamayı İslâm’a veya Kur’an’a mal etmek doğru değildir. Savaşların yaygın olduğu erkek egemen toplumlarda maalesef ayetler erkekler lehinde yorumlanmış ve çokeşliliğe dayanak yapılmıştır. Bugün hem yasalarımız hem kültürümüz bu uygulamaya izin vermez. Şimdi ayetin çokeşliliğe izin vermediğini söyleyenlerin gerekçelerinden bazılarını nakledelim.

error: Kopyalama Yasak