Şol gökleri kaldıranın
Donatarak dolduranın
“Ol!” deyince olduranın
Doksan dokuz adı ile
“Çocuklarınıza şiir okutun ki dilleri tatlansın.”
Hz. Aişe (Ayşe) Validemiz
Şiir bu tadı nereden alıyor? Bir düşünürsek, sözlerin en güzeli Rabbimizin sözüdür. En etkilisi odur, en doğrusu odur, en yücesi odur. Yüce Kur’an’ımızda Rabbimiz “Bu, şair sözü değildir.” diyor Kur’an-ı Kerim için. (Hakka / 41)
Şairler de ona benzer yazmaya çalışıyor ya da ikisi arasında benzerlik kurmaya çalışanlar var. Tabii ki Kur’an’a benzer söz söylemek şairlerin haddi değil, ama şiir de bir güzellik taşıyor kendi çapında. Bundan dolayı Baudelaire diyor ki: “Şiirin ilkesi, insanın üstün bir güzelliği özlemesidir.”
Şiirde en önemli unsurlardan biri ahenktir. Bunu sağlamak için usta şairler dilin bütün imkanlarını kullanırlar: vezin, kafiye, redif, ses benzerlikleri, vs. Usta Şair Yahya Kemal’e göre: “Şiir musikiden başka türlü bir musikidir.” Anlaşılıyor ki şiirde gönül teline dokunan bir ahenk vardır ya da olmalıdır. Şair, ahenkli ifadelerin içine, hissedip de ifade edemediklerimizi kolayca yerleştiriverir. Sonra da Galip Dede’de olduğu gibi bütün konuşanlara meydan okur.
“Zannetme ki şöyle böyle bir söz
Gel sen dahi söyle böyle bir söz.”
Şeyh Galip
Şiirler, Rabbimizin insanlara en büyük nimet olarak ikram ettiği dilin kelime dünyasından gönül bahçesine ekilip duygu pınarından sulanarak açan nadide çiçeklerdir. O gönül bahçesinin durumuna göre renk, koku, şekil alır ve olgunlaşır, meyveye döner.
Bakarsın kahramanlık duyguları coşar, destan olur. Bakarsın aşk ateşi yakar insanı, duygu ırmağı coşar. Bakarsın sevdiğinin arkasında ağıt olur. Zaman zaman mazlumun ahı olur. Bilgi, hikmet yüklenir bazen, beyinlere ulaşır. Hayaller dünyamızın kolu kanadı olup uzaklara uçar. Bir başlangıç, bir yükseliş, bir yenileniş olur. Ama her zaman doğru, her zaman edepli, her zaman zarif olur. Öyle olmalıdır.
Konuşmalarına şiirle renk katanlar, tatlı konuşurlar. Onun için şiir okumak, ezberlemek çocuklarımızı insanın özüne yükseltir.
“Şiir, dilin ve insanın özüdür.”
Seyit Kemal Karaalioğlu
Yazıma son verirken, günümüz şairlerinden Ekrem Öztürk, şiir sanatını şiirle nasıl anlatmış, bakalım:
(…)
Gönül gözemizden başka gönüle
Sevgi seli olup akıştır şiir.
Gelimli gidimli fânî hayata
Duygusal bir gözle bakıştır şiir.
Şiir müzik gibi ruhları besler.
Gönülde yer eder, huzura sesler.
Kederi dağıtır, coşar hevesler,
Gamdan kasavetten kaçıştır şiir.
Sanatlar içinde özeldir şiir.
Güzeli anlatır, güzeldir şiir.
Şarkıdır, türküdür, gazeldir şiir.
Sevgi tohumları ekiştir şiir.
(…)