Gönlünüzden Dert Alan Dostlar
Gerçek dost, sizi konuşturmaz; gönlünüzü anlar.
Çünkü bazı insanlar kulağıyla değil, kalbiyle dinler.
Hayatın kalabalığı içinde insanın en çok ihtiyaç duyduğu şey, aslında bir çift iyi göz ve bir sıcak yürektir. Çünkü herkes konuşur ama çok azı duyar. Kimileri ağzınızdan laf almaya çalışır; kimileri ise gönlünüzden dert almaya. Aradaki fark, bir insanın ruhuna dokunmakla, sadece kulak kabartmak arasındaki fark gibidir.
Zaman değişiyor, ilişkiler yüzeyselleşiyor. Dostluk kelimesi sıkça kullanılıyor ama anlamı giderek yitiriliyor. Gerçek dost, size akıl veren değil; sizi anlayandır. Siz konuşmasanız da gözlerinizdeki yorgunluğu, kalbinizdeki kırgınlığı sezen kişidir. Laf değil, gönül işidir dostluk.
Bu farkı insan en çok zor zamanlarında hisseder. İyiyken herkes yanınızdadır; ama dara düşünce kalanlar, hayatınızın gerçek hazinesidir.
Ben de bunu en açık şekilde bir ameliyat sürecinde gördüm. O dönemde kimlerin yalnızca “geçmiş olsun” deyip geçtiğini, kimlerin sessizce elimi tuttuğunu fark ettim. Dört koca yürekli insan vardı yanımda… Onlar ne çok konuştular ne de gösteriş yaptılar. Ama varlıklarıyla güven ve huzur verdiler. O zaman anladım: dostluk, kelimelerle değil, varlıkla ölçülür.
Bu, sadece benim yaşadığım bir örnek değil aslında. Hepimizin hayatında benzer dönemeçler vardır. Hastalık, kayıp, bir kırgınlık ya da sessiz bir yalnızlık…
O zaman, yanınızda kim kaldıysa, işte dostluk oradadır.
Gerçek dost, sizinle aynı fikirde olmak zorunda değildir; ama kalbinizin ritmini hisseder. Siz gülümsemeye çalışırken gözlerinizin buğusunu fark eder.
O anda dostluk, bir kelimeden çıkıp bir dua haline gelir.
Hayatın yükü paylaşıldıkça hafifler.
Dilerim herkesin hayatında, sizi sorgulamadan dinleyen, yargılamadan anlayan, laf değil dert alan dostlar olur.
Çünkü insan, gönlünü paylaşabildiği kadardır zengin.