Daha önce “MEB’in En Önemli Sorunu; Öğretmen Yetiştir(eme)mek” isimli makalede de bahsettiğim gibi eğitimin temel sorununun öğretmen yetiştirmek olduğunu Öğretmenler Günü dolayısıyla tekrar vurgulamak istiyorum.
“Maarif demek muallim (öğretmen) demektir” anlayışıyla öğretmeni eğitimin merkezine konumlandırmak çok doğru bir kurgudur. Eski adıyla muallim, maarifin baş mimarıdır. Talebe olarak gelen insanı işleyen, şekillendiren, bir ömür taşıyacağı ruhu veren, terbiye edendir ve talim ettirendir. Şahsiyetlerin manevî cephesine şekil verip istikametini belirleyen kişidir. O nedenle hem terbiye eden, ruha şekil veren anlamıyla muallim sıfatını hem de günümüzde kullanılan şekliyle öğretmen sıfatını harmanlayarak beraber kullanmak istiyorum.
Dünyanın en zor mesleği olan öğretmenlikte farklı zekâ ve özellikleri olan çocukları idare etmek, bir arada tutmak, hem eğitici hem öğretici pozisyonunda onları motive etmek kolay iş değildir. Eğitim sistemi, her biri lider olması gereken öğretmenlerimizin kalitesi kadardır. “Bizim bütün tarihimiz, muallimin yükseltildiği devirlerde şan ve şeref ile medeniyet ve ahlakın zirvelerine tırmanmış, muallimin alçaltıldığı devirlerde ise uçurumlara yuvarlanmıştır. Farkında olsun olmasın, her ferdin üzerinde muallimin izleri bulunur. Devletleri ve medeniyetleri yapan da yıkan da muallimlerdir. Muallime değer verildiği, muallimin hürmet gördüğü ülkede insanlar mesut ve faziletlidir.” (1)
Ancak hangi öğretmen?
Muallimliği bir peygamber mesleği olarak görüp, öğrencisine ilmi ve âlemi anlatan, tevazuu kazandıran, adanmış bir ruh haliyle ve aşkla talebelerine “mektep” olmaya devam ederek sınıfa bir mabede girercesine giren, Nurettin Topçu gibi muallim/öğretmenlere selam olsun.
Sağlıklı bir toplumun oluşması için gecesini gündüzüne katan, “sanatkâr” edasıyla eserini gergef gibi işleyen, Allah’ın yarattığı en güzel varlık, eşref-i mahlûk olan insanı yüreğiyle, ruhuyla, aşkıyla yetiştiren, çocuklarımızı geleceğini inşa etmek için kuş konmaz kervan geçmez mezralarda bir sabır abidesi olarak koşturan çocuklarımızın kendisine umutla baktığı muallim/öğretmenlere selam olsun.
Eğitim hayatında çeşitli zorluklar görse de kimseye kızmadan, küsmeden, mazeret üretmeden, bulunduğu ortamda en iyiyi yapmaya gayret eden, kendini adam yetiştirmekle görevli nefer olarak görerek okulun kapısından girdiği andan itibaren kendini mabette gibi kabul eden, ömür boyu unutulmayan, hep hayırla anılan, hürmet edilip, dua edilen, muallim/ öğretmenlere selam olsun.
“Ağaç yaşken eğilir” kuralı gereği evlatlarımızı doğru yöne yönlendiren, dönüşecekleri ve gelişecekleri kulvarı en güzel ve cazip şekilde önlerine serecek şekilde kolaylaştıran ve doğru karar vermelerine yardımcı olan; incitmeden, üzmeden, ürkütmeden, çatışmadan, hikmetle, güzel öğütle davet eden muallim/öğretmenlere selam olsun.
Öğretmen; gençlere sadece bilmediklerini öğreten bir nakilci değil onlara her hadiseye farklı nazarlarla, basiretle bakmayı gösteren, aklıselimi kullanabilmeyi öğretendir. Verdiği bilgilerle gençlerin kafalarını işletebilen, doğru soruyu sormayı öğreten, zihne hitap eden görüş, bakış ve duruşuyla hür yaşayan ve hür düşünceyi temsil eden muallim/öğretmenlere selam olsun.
Muallimlik, sadece idame-i hayat için yapılmaz. Tam bir “adanmışlık” gerektirir. Çünkü öğretmenler her şeyden önce “Ruhumuzun sanatkârı¸ yeni nesillerin mimarıdır. Her türlü zorluğu göğüsleyerek, mesleğe ilişkin adanmışlığı ile bugünümüzü de geleceğimizi de şekillendiren İdealist insandır. Bu sebeple 60 yılı bulan muallimlik hayatını, maişet için değil, aşkla benimseyerek yapan, mezar taşında isminin önüne “muallim” kelimesinden başka bir takı getirilmemesini vasiyet eden Mahir İz gibi muallim öğretmenlere selam olsun.
Öğretmen; öğrencilere karşı alçak gönüllü olup kibirlenmeyen mütevazı, ünsiyet edilen, sohbet edilebilen biridir. Boş konuşmaz, her şeyi konuşmaz. Yerinde konuşur, sözü tesirlidir. Gurur, kibir, israf, şatafat ve büyüklük taslamaktan kaçınan, mesai arkadaşlarıyla sağlıklı bir iletişim kuran, herkesin güvendiği ve saygı duyduğu toplumun, inanç ve örflerle değerleriyle barışık muallim/öğretmenlere selam olsun.
Muallim; arif, bilge, cinsiyet, renk, memleket, ırk, makam, maddiyat önceliği olmayan hiçbir kardeşliği insan kardeşliğinin önüne geçirmeyen İyilik yaptığımız kimse, yapılan iyiliğin kıymetini bilirse güzeldir, bilmezse iyiliğin boşa gitmeyeceğini bilen, “yaptığı iyilikten vefa tacirliği yaparak beklentiye girmez, iyilik yapan karşılık bekliyorsa tefecidir” diyen Cemil Meriç gibi muallim/öğretmenlere selam olsun.
Muallim; sırdaşlığıyla, sevecenliğiyle, çalışkan, üretken, sevimli tavırlarıyla öğrenci dünyasının önemli kahramanlarıdır. Talebesinin hayallerini gerçekleştirmesinde katkıda bulunan, ufku geniş, Yağmur olduğu gibi, şefkatli bahçıvan özelliğiyle ve özenle rengârenk güller yetiştiren muallim/öğretmenlere selam olsun.
Öğretmen, sesini değil sözünü yükselten olmalıdır. Çünkü zambakları büyüten gök gürültüsü değil rahmet yağmurlarıdır. Çevresindekilere her zaman yardımcı olan, yaşadığı toplumu ve öğrencilerini sürekli düşünceye, sevk eden kaynaştırıcı, birleştirici ve özelliği ile bütün olaylarda bilgi üreten, yeniliklere katkıda bulunan rehberlik yapan muallim/ öğretmenlere selam olsun
Muallim, Önemli olan “iyi insan, iyi işçi, iyi çiftçi, iyi işadamı, iyi lider yetiştirmektir” anlayışıyla her öğrencisine Fatih olacakmış gibi odaklanarak büyük sorumluluklara hazırlayan, içinde yaşadığı toplumun dertlerine çare bulmaya çalışan rol model, cesur, azimli, kararlı, muallim/öğretmenlere selam olsun
Öğretmenler; yüzyıllardır medeniyetlerde, kazanılan zaferlerde, elde edilen başarılarda en büyük payı olan insanlardır. Aristo, Konfüçyus, Sokrat, Eflatun, İbni Haldun, İmam Gazali, Mevlana, Nasreddin Et-Tusi, Kınalızâde Ali Çelebi, Burhanettin Zernuci, Ömer Muhtar… ve “Babam beni gökten yere indirdi, Hocam beni yerden göğe yükseltti” diyen Büyük İskender gibi izler bırakacak talebe yetiştiren muallim /öğretmenlere selam olsun
Türkiye’de öğretmen en önemli meseledir. Öğretmenlerimiz artık birer kanaat önderi olarak birer lider olarak aramıza geri dönmeleri gerekiyor. “Hayatta en büyük şans, küçükken iyi bir öğretmene / muallime rastlamaktır.” Öğretmenlerin yaşam kalitelerini yükseltip niteliklerini desteklemez, öğretmen yetiştirme sistemini düzeltmez isek bizi ve gelecek nesilleri büyük bir hüsran bekliyor.
Bu nedenle öğretmen yetiştirme konusunu devlet politikası olarak ele alıp “atanmış değil adanmış “öğretmen yetiştirmek” ideali olan kadrolara da selam olsun.
———————————————————————————————
Yararlanılan Kaynaklar
NOT; 24 Kasım 2023 tarihinde yayınlanan makalem yeniden gözden geçirilerek hazırlanmıştır.
1.Nurettin Topçu, Maarif Davamız
2.Yıldırım Alkış, çeşitli tarihlerde yayınlanmış “Öğretmen” konulu makaleleri