İBB Soruşturmaları ve Yol Olan Yolsuzluklar

Yayınlama: 01.06.2025
Düzenleme: 01.06.2025 15:24
155
A+
A-

Belediyeler dahil devlet kurumlarının ekonomide refah ve istihdam dağıttığı, devletin ekonomide başat rol oynadığı ülkelerde, bir de hukuk devleti kuralları oturmamışsa, siyasetin bir kazanç ve rant aracı haline gelmesi kaçınılmazdır. Yolsuzluk, şeffaflığın olmadığı, ileri demokrasi ilkelerinden biri olan denge/denetleme sisteminin zayıfladığı, yargı bağımsızlığının rafa kaldırıldığı ülkelerde olağan hale gelir. Siyasetin finansmanı hep bu yolsuzluk gelirlerine bağlıdır. Siyasetin finansmanını şeffaf hale getirmek ancak güçlü hukuk devletlerinin başardığı bir olaydır. Bu nedenle, siyasetçiler özellikle göreve geldiklerinde siyasetlerinin/iktidarlarının finansmanını devlet kaynaklarından aşırdıklarıyla yapmayı kendilerine bir hak olarak görmeye başlarlar. Hatta çoğu zaman toplumu bile buna inandırmayı başarırlar; Ali Babacan örneğinde olduğu gibi, hiç yolsuzluğa bulaşmadan hizmet edenleri tüm liyâkatlerine ve başarılarına rağmen ciddiye almaz toplum. Zira seçmenin gözünde onun gibilerin kendilerine bile hayrı yoktur, “Fren Ali” olur, ne yer ne de yedirirler.

Osmanlı döneminden beri yolsuzluk ve kötü yönetim bu toprakların maalesef çözüm bulamadığı bir gerçeğidir. Tarihçiler çok iyi bilirler ki, Osmanlı’yı da içten içe kemiren korkunç bir sorundur yolsuzluk. (Bknz: https://tarihtenyazilar.com/2021/11/05/osmanliyi-yikan-hastalik-rusvet-ve-yolsuzluk/)

Cumhuriyet döneminde de ülkemizde siyasi yolsuzlukların gündem olmadığı bir dönem maalesef olmadı.

Merhum Özal gibi, kendi bakanlarını, yüce divanda yargılatan, hatta yolsuzluk yapan bir bakanının hayatını karartan başka bir devlet adamımızı pek hatırlamıyorum. Sn. Erdoğan döneminde dört bakan ve iki büyükşehir belediye başkanı rüşvet ve yolsuzluktan medyaya düşmelerine rağmen malesef, sadece görevlerinden alınmakla kalmışlar, hatta diplomasi gibi üst düzey görevlerde görevlendirilerek korunmuşlardı.

Ülkemizin en hızlı büyüdüğü dönemler olan 2002-2015 yılları arasında büyümenin önemli sebeplerinden birisi, AB sürecinin etkisiyle, hukuk devleti kurallarına riayet çerçevesinde, AB normlarıyla kabul ettiğimiz Kamu İhale Yasasının bir şekilde işler hale gelmesiydi. Ancak, siyasetten nemalanmayı ve siyasetin kamudan finansmanını imkânsızlaştıran Kamu İhale Yasası onlarca kez değiştirilip önemsiz hale getirilince 2013 yılından itibaren yine yolsuzluklar kanalizasyon patlağı gibi ülke gündemine girmiş oldu. 2015 yılında, Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Sn.Babacan gibi bakanlarının desteğiyle, siyasi partiler kanununda, siyasetin finansmanını seffaflaştırmayı içeren degisikliklerle, bir siyasi ahlâk yasası çıkarmak ve ilçe başkanları dâhil yerelde tüm siyasilere mal varlığı bildirimini zorunlu hale getirmek istemişti de, Cumhurbaşkanımız, “bu kanun çıkarsa il ve ilçe başkanlığı yapacak insan bulamaz hale geliriz” diyerek yasayı engellemişti. Sn. Davutoğlu’nun başbakanlıktan istifa etmek zorunda kalmasında bu girişiminin etkisi hâlâ konuşulur Ankara’da.

Yıllar içinde toplum yolsuzlukları o denli kanıksamış olmalı ki, “bizimkiler yiyor ama çalışıyor, ötekiler hem yiyor hem de çalışmıyor” cümlesi dillerde pelesenk oldu.

Parti ayrımı gözetmeksizin tüm belediyelerin yolsuzluk iddialarından kurtulamayacağı bir siyaset batağı yıllardır var. Benim hırsızım iyidir, sizin hırsızınıza yapacağımı yaparım, anlayışı son dönemde pervasızca siyaseti dizayn ediyor. Millete adeta hırsızlardan hırsız beğendirilmeye çalışılıyor.

Avrupa’da da geçmişte bu sorunlar yaşandı. Örneğin biz yaştakiler, İtalya’daki temiz eller operasyonuyla nice devlet adamlarını, bakanları demir parmaklıkların ardına gönderen savcıyı iyi hatırlar. ABD Parlamentosu’ndaki görevim esnasında ABD devlet sistemindeki şeffaflığı, parlamenterlerin bağlı oldukları çok katı ve acımasız etik kurallar gereği, 50 doların üzerindeki hediyeleri bile kabul edemediklerini detayları ile yazıp rapor etmiştim.

Bu ülke hukuk devletine ulaşmadan, AB sürecine dönülüp onun etkisiyle ileri demokrasi ve hukukun üstünlüğü sistemine geçmeden asla bu rovanşist yolsuzluk girdabından kurtulamayacak. Yolsuzluklar devam ettiği müddetçe de sosyal adalet ve âdil paylaşım mümkün olmayacak.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

error: Kopyalama Yasak