Bundan önceki yazımızda, “Ekonomi ilminin sonsuz olan ihtiyaçlar ile kıt kaynaklar arasındaki ilişki” olduğunu belirtmiştik. İnsanlar, ister tek başına yaşasın ister toplum halinde, barınma, beslenme, ait olma gibi ihtiyaçları vardır. Öyleyse ihtiyaç nedir?
Kelime, dilimize Arapça’dan geçmiş olup “gereksinim” anlamına gelir. İktisadi literatürde ihtiyaç, “karşılanmadığı zaman acı ve üzüntü veren, karşılandığı zaman ise zevk ve haz veren bir duygu” olarak tanımlanır.
Bu ihtiyaçlar, zorunlu ihtiyaçlar, kültürel ihtiyaçlar, lüks ihtiyaçlar gibi farklı sınıflandırmalara tabi tutulurlar.
• Zorunlu ihtiyaçlar, hayatımızı sürdürebilmemiz için gerekli olan beslenme, nefes alma gibi temel davranışları kapsar.
• Kültürel ihtiyaçlar, kitap okumak veya radyo dinlemek gibi bireyin entelektüel gelişimini destekleyen gereksinimlerden oluşur.
• Lüks ihtiyaçlar, seyahat etmek ya da pahalı takılar takmak gibi daha üst düzey yaşam standartlarına işaret eden unsurlardır.
Ancak bu sınıflandırmalar mutlak değildir. İhtiyaçlar, zamanın ruhuna göre bir kategoriden diğerine geçiş yapabilir. Örneğin, cep telefonu, bir dönem lüks bir ihtiyaçken, zamanla kültürel bir ihtiyaç haline gelmiş ve günümüzde zaruri bir ihtiyaç olarak kabul edilmeye başlanmıştır.
İhtiyaçlar, bireylerin gelir gruplarına göre de farklılık gösterir. Örneğin, üst düzey gelir grubundakiler için ulaşım araçları zorunlu bir ihtiyaç olarak görülürken, alt gelir grupları için bu lüks bir ihtiyaç olarak değerlendirilebilir. Aynı şekilde, toplumlar arasında ve farklı toplumsal statülerde de ihtiyaçların sınıflandırılmasında belirgin farklar görülür.
İnsanlar, ihtiyaçlarını mal ve hizmetleri tüketerek karşılar. Örneğin, hava, ekmek ve ayakkabı birer mal iken; berberin saç kesmesi ya da sinemada film izlemek birer hizmettir. İhtiyaçları gidermek için bu mal ve hizmetlerin doğrudan kullanılması ise tüketim olarak tanımlanır.
Ne var ki, günlük yaşamda insanların ihtiyaçlarını karşılayacak kadar mal ve hizmet her zaman mevcut değildir. Bu durum, kıtlık olarak adlandırılır. Kıtlık, sınırlı kaynakların, sonsuz ihtiyaçlar karşısında yetersiz kalmasıdır. Ekonomi bilimi, bu noktada devreye girerek, sınırlı kaynakların nasıl rasyonel ve akılcı bir şekilde kullanılacağını belirlemeye çalışır. İhtiyaçların hangi sırayla ve ne ölçüde karşılanması gerektiği, ekonomi biliminin ana ilgi alanlarından biridir.
Bir sonraki yazıda buluşmak dileğiyle… Hoşça ve dostça kalınız.