Geçtiğimiz yazıda, Türk evlerinin mimari özelliklerinden bahsetmiş ve geleneksel mimarlık anlayışını incelemiştik.
Bu sefer ise, bu geleneksel mimarinin modern mimariyle nasıl birleştirildiğini savunan, Türkiye’nin en önemli mimarlarından biri olan Sedad Hakkı Eldem’i konuşacağız. Eldem, mimarlık kariyeri boyunca Türk mimarlık geleneğini modern unsurlarla harmanlayarak, ulusal kimliği ön planda tutan bir modernleşme süreci oluşturmayı hedeflemiş bir mimardır.
1908’de İstanbul’da doğan Sedad Hakkı Eldem, Batı’da eğitim aldıktan sonra Türkiye’ye dönmüş ve burada modern mimarlık anlayışının önde gelen savunucularından biri olmuştur. Akademi mezunu olan Eldem, Avrupa’daki mimari akımları yakından incelemiş, ancak Türkiye’ye döndüğünde, evrensel modernizmi ulusal kimlikle birleştirmesi gerektiğine inanmıştır. Ona göre mimarlık, sadece estetik ve işlevsellik değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel değerlerin bir yansımasıydı.
Eldem, kariyerinin ilk dönemlerinde birçok farklı akımı denemiş, Avrupa’da edindiği modernist yaklaşımları kendi projelerine yansıtmaya çalışmıştır. Ancak, zamanla geleneksel Türk evi planlarını modern tasarımlara uyarlamaya başlamış ve bu yaklaşımıyla Türk modern mimarisinde önemli bir yere sahip olmuştur. 1934-1952 yılları arasında yaptığı projeler, Osmanlı sivil mimarisinin öğelerini modern mimarlıkla birleştirdiği denemelerle doludur. Örneğin, Yalova Termal Otel ve Ağaoğlu Evi projeleri, Eldem’in bu dönemde geleneksel plan şemalarını modern detaylarla nasıl birleştirdiğini gösteren önemli örneklerdir.
Eldem’in mimari yaklaşımı, ulusal kimliği koruma ve modernleşme arasında bir denge kurmaya çalışmıştır. Ona göre, uluslararası tarzda mimarlık her yerde aynı şekilde uygulanmamalı, yerel ve kültürel unsurlar göz önünde bulundurulmalıydı. Bu görüşüyle, mimaride sadece işlevsel ve estetik değerlerin değil, aynı zamanda kültürel ve tarihi mirasın da korunması gerektiğini savunmuştur. Bu anlayış, özellikle Taşlık Kahvesi ve İstanbul Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi projelerinde kendini gösterir. Eldem, Osmanlı sivil mimarisinin plan şemalarını ve cephe elemanlarını modern binalara uyarlayarak, bu yapıların zamana meydan okuyan bir kimliğe sahip olmasını sağlamıştır.
1986 yılında Zeyrek Sosyal Güvenlik Tesisleri ile Aga Khan Mimarlık Ödülü’nü kazanan Eldem, bu başarıyla uluslararası alanda da adından söz ettirmiştir. Ancak, onun için en önemli ödüller, yaptığı binaların Türkiye’nin kültürel ve mimari kimliğini yansıtabilmesiydi. Sedad Hakkı Eldem’in bıraktığı miras, sadece Türkiye’de değil, dünya mimarlık tarihinde de önemli bir yere sahiptir. Geleneksel mimariyi modern dünyaya uyarlayarak hem ulusal kimliği korumuş hem de modern mimariyle geleceğe taşımıştır.
Sedad Hakkı Eldem, 1988’de hayata gözlerini yumdu.
Ancak, ardında bıraktığı mimari eserler, hala hem Türkiye’nin kültürel mirasını hem de modern mimarinin nasıl ulusal değerlere saygılı bir şekilde şekillendirilebileceğini anlatıyor. Onun mirası, modernleşirken kültürel kimliği kaybetmeden nasıl ilerlenebileceğine dair önemli dersler içeriyor.