Eski çağlardan günümüze, toplumlar tarafından doğru bulunmayan, sıkışıldığı zaman değişik isimler ile adlandırılan, uygulanmasından vaz geçilemeyen, uygulanması çok tartışılan kavram FAİZ.
Faizin uygulamasının tarihini incelediğimiz zaman: Yapılan araştırmalara göre M.Ö. yaşamış kavimler olan SÜMERLER, ASURLAR, Anadolu’da yaşamış olan Hatti’ler zamanından (Hattuşaş devrinden) beri varlığı tartışılan fakat bir türlü vazda geçilemeyen bir uygulama.
Eldeki bilgilerimize göre Hattuşaş ve Asur’lular arasında yüzde 30 ile yüzde 180 arasında oldukça yüksek oranlarda faiz uygulanıyordu. Hasat sonlarında borcunu ödeyemeyecek durumda olanlar da bazı zamanlar ailesinden birisini veya kölesini vermek zorunda kalıyordu. Krallar borçları sildiği zamanda farklı mağduriyetler çıkıyor ve kefillik uygulaması başlıyordu.
İnanç olarak incelediğimizde: Tek tanrılı dinlerin her biri faizi doğru bulmamıştır. Ancak günlük hayatta ki uygulamalarda da alternatif araçlar ve izahatlar ile de daima faiz uygulanmıştır.
Uzakdoğu inanışlarını incelediğimizde: Uygulama ahlaki yönden ele alınmış doğru bulunmamakla beraber uygulamadan vazgeçilmemiştir.
Bu konularda Dr. Mahfi EĞİLMEZ’in Hattuşa’dan Kaçış kitabı ve Murat USTAOĞLU ile Ahmet İNCEKARA’nın Faiz Meselesi kitabında derinlemesine bilgiler mevcuttur.
Faizi tanımlayacak olur isek; faiz, belli bir miktar paranın belirtilen fiyat üzerinden bir yıllık getirisidir diye tanımlanabilir.
Yukarıdaki tanıma göre; faiz hesaplama yöntemlerine göre basit faiz ve bileşik (mürekkep) faiz diye ayrılır.
Faiz fiyatı oran (yüzde %) olarak ifade edilir. Faizde vade yıllık olarak belirtilir ve hesaplanır gerekiyorsa daha sonra aylığa, haftalığa, günlüğe çevrilir.
Faiz matematiği (Hesaplama metotları) konusunda Günay BÜYÜKATEŞ’in Ticaret Matematiği kitabı derinlemesine bilgi içerir.
Finansal piyasalarda ki faiz çeşitlerine şöyle birkaç örnek verilebilir: Manşet faiz, temerrüt faizi, politika faizi, kanuni faiz, akdi faiz, mevduat faizi, kredi faizi vb.
İktisatta üretim aracının payı olarak faiz ise: Sermayenin makine, bina, arsa, vb. den de oluştuğunu unutup sadece paradan oluştuğunu düşündüğümüz zaman faiz tartışmaları başlamaktadır. Hâlbuki iktisat bilimine göre sermaye sadece para değildir. Örnek sermayemizi oluşturan iş makinesinin katkısından dolayı aldığımız veya verdiğimiz (parayı) payı kira diye ifade ediyoruz ve tartışmanın dışında tutuyoruz. Yine sermayemizi oluşturan herhangi bir gayrimenkulün katkısından dolayı aldığımız veya verdiğimiz (parayı) icar veya irat diye ifade ediyoruz tartışma dışında bırakıyoruz. Sermayemize katkı için aldığımız veya verdiğimiz paranın payını yüzyıllardır tartışıyoruz. Üretime katkısı olan diğer sermaye araçlarının ne kadar pay almaları doğru ise sermaye aracı olan paranın da pay almasının doğru olması gerekir.
Sonuç olarak toplumlarda bütün ürünlerin fiyatı makul olduğu sürece hiç bir tartışma çıkmadığı rahatsızlık belirtilmediği ancak, ürünlerde fahiş fiyat (Yüksek fiyat.) olduğu zaman diğer ürünler gibi faizin de tartışma konusu yapıldığını görmekteyiz.
Faizin sadece iktisadi bir kavram olmadığını aynı zamanda toplumsal inanç ve ahlak konusu da olduğunu belirtelim ve gelecek yazılarımızda buluşmak üzere dostça ve hoşça kalınız.