8 Aralık günü Suriye diktatörü Esad, muhalifler tarafından devrildiğinden bu yana 8 ay geçti. Bir söz vardır “yenisini kurmak, yıkmaktan çok daha zordur.” Yeni bir devlet yapısı kurmak ve çarkını döndürmek silahlı güçlerle değil, işi bilen uzman yetişmiş insan ve halkın ihtiyaçlarını giderecek ekonomik güç gerek, ülke birliğini sağlamak gerek. Şu an geçici bir hükümet ve başkan iş başında. Ekonomik çarklar henüz çalışmıyor. Memur maaşları bile ödenemiyor. Enerjide dışa bağımlı. Bütün bu olumsuzlukların yanında, henüz iç barış sağlanamamış ve devletin bazı bölgelerde hâkimiyeti kurulamamıştır. Türkiye Esad ve yandaşlarının, ülkeden kovulmasında önemli rol oynadığından, yeni hükümetle iş birliği içindedir.
Bölgedeki komşu Arap Ülkeleri de yeni hükümetin destekçisidir. Bunun en önemli nedeni Esad’la birlikte, İran’ın da Suriye’den kovulmasıdır. Yeni ABD Başkanı Trump’un, Arap Ülkeleri’ni son ziyaretinde, Türkiye’nin ve Diğer Arap Ülkeleri’nin, yeni Suriye yönetimine kefil olmasıyla ABD, yeni yönetimin destekçisi olmuştur.
ABD’nin yeni Türkiye büyük elçisi, Lübnan asıllı bir Maruni Hristiyan olan Tom Barrack, ayni zamanda Suriye’den de sorumlu kişidir. Bilindiği gibi ABD’nin yeni başkanı Cumhuriyetçi D. Trump, küreselci ve savaş karşıtı OLUP, önce ABD çıkarları diyen bir siyaset izlemektedir ve Erdoğan’la da iyi ilişkiler içindedir. Erdoğan ülke içinde birlik ve terörsüz Türkiye politikası gereği PKK’ya silah bıraktırtmış, devamında Suriye’nin içindeki PKK uzantılarının da silah bırakıp, yeni Suriye yönetimine entegre olmasına zorlamaktadır. YPG güçlerinin önemli destekçisi ve onları silahlandıran ABD’nin, bu konudaki tavrı merak ediliyordu. Ancak korkulan olmadı ve yeni Suriye’den sorumlu ABD elçisi, bu konuda Türkiye’nin yanında oldu ve beklenmedik bir destek sağladı. ABD elçisi Barak; “biz YPG’ye devlet sözü vermedik, bölünmüş bir Suriye’den yana değiliz” demesi ve daha da ileri giderek “Türkiye için en doğru yönetim Osmanlı modeli” demiştir. Bunu duyan Atatürkçü Düşünce Derneği üyeleri, derhal protesto ederek “Persone Non Grata” istenmeyen kişi ilan etmiştir. Şu an ABD ve Türkiye, YPG’ye yeni Suriye yönetimine entegre olması için 30 gün süre verdiler.
Tabi, birleşik ve istikrarlı Suriye Devleti’nden rahatsız olan biri daha var. O da İsrail’dir. İsrail baştan beri sık sık Suriye’nin askeri tesislerini vurarak, fırsattan istifade Suriye’nin askerini gücünü zayıflatmakta ve Golan’daki işgallerini genişletmektedir. Bölünmüş bir Suriye için Alevileri, YPG’yi ve güneydeki Dürzileri isyana teşvik etmektedir. Bu tahrikler sonunda güneydeki bir grup Dürzi, Arap köylerine saldırarak, yeni yönetime baş kaldırdı. İsrail her türlü desteği vererek, hava saldırılarıyla Suriye ordu güçlerini bombalamıştır. Daha da ileri giderek başkent Şam’da ki Genel Kurmay Karargahını ve Başkanlık Sarayı’nı da bombalamıştır. İsrail basını ‘Suriye Başkanı ŞARA’yı Türkiye kurtardı” demektedir.
Çaresiz Suriye ordu güçlerinin geri çekilmesinden sonra, sivil Arap aşiret güçleri, Dürzilere karşı savaşa başlamıştır. İsrail’in bu saldırılarını ABD yönetimi dedesteklememektedir. Türkiye, “bölünmüş bir Suriye’ye müdahale ederiz, Suriye bizden yardım isterse savunmasına destek veririz “ demiştir.
ABD’deki Küreselci Yahudi Lobisi Tump’ın, Türkiye’nin birleşik Suriye politikasına destek vermesi dahil diğer politikalarından vazgeçirmek için, eski defterlerini karıştırarak Pedofili Epstein Dosyasını gündeme getirmiştir. Ayrıca ABD elçisi Tom Barrack’ın Türkiye yanlısı söylemleri için ABD’de Yahudi, Yunan ve Ermeni Lobileri ateş püskürmektedir. Durum son derece tehlikeli bir duruma evrilmiştir. İsrail saldırganlığı durdurulamazsa, Türkiye’nin sıcak savaşa girmesi an meselesidir. İran’la savaşan İsrail, bizimle de savaşı göze alır mı? ABD destek vermezse buna cesaret edemez. Belki Suriye üzerinde bazı vur kaç girişimleriyle, Türkiye’yi test edebilir ancak düzenli bir kapışmayı göze alamaz. Hele son İDEF Uluslar arası Savunma Sanayi Fuarı’nda sergilenen savunma silahlarımızı gören, buna cesaret edemez. Hava gücümüz uçak olarak zayıf olabilir. Savunma sadece uçakla olmaz. Uçak füze atan bir araçtır. Ancak füzelerle uçaksız da saldırı ve savunma çok rahat yapılabilir. Menzili bin km. olan radara yakalanmayan hızı 5.5 mach (saatte 6.600km.) füzelerimiz ve yeni radar teknolojilerimiz F-35 uçaklarını bile yakalayıp vuracak güçtedir. Çelik Kubbemiz de çalışır vaziyete gelmiştir.
Radarlarımız bir uçağı 500 km. den görecek hassasiyette ve bize gelen uçağın/füzenin koordinatlarını yer savunmaya bildirmektedir. Yani hem saldırı ve hem de savunmada önemli bir ülke konumundayız. Zaten İHA ve SİHA’larda dünyada ilk sıralardayız. Türkiye’nin ulaştığı saldırı ve savunma gücü Avrupa’nın ilerisine geçmiştir. Hele kara savaşlarında Türk Askeri’nin deneyiminde başka bir ülke ordusu yoktur. Mesele olan kendi savunma gücünü yerli yapabilmektedir.
Çünkü bir savaşta kimse sana silah vermemektedir. Uçağın var ama atacak füzen yoksa hiçbir işe yaramaz. Ukrayna’nın durumu ortada.