Vernaküler mimarlık, bir bölgenin kendine özgü koşullarına, kültürüne, coğrafyasına ve iklimine dayanan geleneksel yapıları ifade eder. Bu mimari biçim, bir yörenin doğal malzemelerini ve yerel işçilik tekniklerini kullanarak oluşturulur ve halk tarafından inşa edilir.
Vernaküler mimarlığı anlatan birçok farklı kavram bulunmaktadır. Bu kavramlar arasında “sivil mimari”, “halk mimarlığı”, “yerel mimarlık”, “geleneksel mimarlık”, “mimarsız mimarlık”, “spontane mimarlık”, “indigene mimarlık”, “primitif mimarlık”, “etnik mimarlık”, “folklorik mimarlık”, “anonim mimarlık” ve “bölgesel mimarlık” gibi terimler yer alır. Ancak, bu çalışmada en tarafsız ve kapsayıcı tanım olarak “vernaküler mimarlık” kavramı kullanılmaktadır.
Vernaküler mimarlık, temelde yapıları, yerel halkın günlük ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde tasarlamak ve çevreye uyumlu bir biçimde inşa etmekten oluşur. Bu yapılar, estetikten çok işlevselliği ve çevre ile uyumu ön planda tutar. Vernaküler yapıları tanımlarken, bu yapıların benzerliklerine odaklanılır. Yapılardaki bu benzerlikleri ortaya çıkarmak için tipolojik sınıflama* yöntemi kullanılır. Ancak, bu yöntem bazen yapılar arasındaki çeşitliliği göz ardı eder ve tüm yapıları birbirinin aynı gibi gösterir. Vernaküler mimarlıkta tipolojik sınıflama, bazen yapıları özdeşleştirir ve farklılıkları görmeyi engeller.
Vernaküler mimarlığın tipolojik sınıflandırma yöntemi, Türkiye’de hala geçerliliğini korumaktadır. Bu nedenle, bu yöntemin neden günümüzde de kullanılmaya devam ettiği sorgulanmalı ve bu tür bir sınıflamanın arkasındaki sebepler üzerinde düşünülmelidir. Vernaküler mimarlık, sadece geçmişin bir yansıması değil, aynı zamanda toplumların kültürel kimliklerini ve yaşam biçimlerini yansıtan önemli bir araçtır. Geçmişte, her bölgenin koşullarına uygun olarak inşa edilen yapılar, o bölgenin tarihi, kültürü ve çevresiyle olan ilişkisini anlatır. Her bina, içindeki insanların yaşam biçimini yansıtan, doğal malzemelerle inşa edilmiş bir ifade biçimidir.
Türkiye’de ve dünyada vernaküler mimarlık, farklı coğrafi ve kültürel koşullara göre çeşitlenir. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde, yerel malzemelerin kullanıldığı, her birinin kendi coğrafyasına özgü tasarımlarla yapılan yapılar vardır. Karadeniz bölgesindeki ahşap evler, İç Anadolu’daki taş yapılar her biri o bölgenin iklimine ve kültürüne uyum sağlamaktadır. Bu yapılar, sadece işlevsel olmakla kalmaz, aynı zamanda bölgenin kimliğini ve tarihini de taşır.
Dünyada da benzer şekilde, her bölgenin koşullarına göre şekillenen yapılar bulunur. Afrika çöllerinde göçebe halklar için tasarlanmış taşınabilir çadırlar, İskandinavya’nın soğuk iklimine uygun ahşap evler, Japonya’nın mevsimsel değişimlerine uyum sağlayan geleneksel minka evleri, tüm bu yapılar çevreyle uyumlu ve yerel koşullara dayalı olarak inşa edilmiştir.
Vernaküler mimarlık, bu anlamda çevreye duyarlı, doğal malzemelerle inşa edilen yapılar sunar ve sürdürülebilirliğe katkı sağlar.
Sonuç olarak, vernaküler mimarlık, geçmişin ve kültürün, doğayla uyumlu bir şekilde inşa edilen yapılarla bugüne taşınmasıdır. Bu mimari anlayış, sadece bir dönemin yapıları değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel kimliklerin yansımasıdır. Bugün de, vernaküler mimarlık modern dünyada yerel kimliği ve çevre duyarlılığını koruma noktasında önemli bir rol oynamaktadır.
tipolojik sınıflama* (vernaküler mimarlıkta kullanılan bir yöntemdir ve bu, yapıların benzer özelliklerine dayanarak kategorilere ayrılması anlamına gelir. Bu gruplama, evlerin plan özelliklerine göre (sofasız, iç sofalı, dış sofalı vb.), kullanılan malzemelere göre (ahşap, taş, tuğla vb.), kat sayısına göre (tek katlı, çok katlı) ve daha pek çok farklı kritere göre yapılabilir.Ancak, tipolojik sınıflama bazen tüm yapıları birbirinin benzeri olarak gösterebilir ve yapılar arasındaki çeşitliliği göz ardı edebilir. Bu da bazen yanıltıcı olabilir, çünkü her yapı kendi yerel koşullarına ve toplumsal ihtiyaçlarına göre farklılaşabilir. Bu nedenle, tipolojik sınıflamanın sınırlamaları ve eleştirileri de vardır.
Kaynak: Paköz, Aslıhan Ece. “Bir Standart Yaratma Aracı Olarak Türkiye’de Vernaküler Mimarlık.” ART-SANAT 5/2016.