İsrail’in Gazze’de yaptığı soy kırıma karşı, dünyanın dört bir yanından protesto sesleri yükselmeye devam ediyor.
Yeni ABD Başkanı D. Trump, Ortadoğu’da Arap ülkelerine yaptığı para toplama turlarında, İsrail’e uğramaması; Hamas, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmet Şara, Erdoğan ve Yemen’deki Husiler ile İsrail’den habersiz doğrudan görüşmesi ve Filistin sorununda iki devletli çözümden bahsetmesi, Gazze’ye insani yardımları başlatması, İsrail ve Netanyahu’dan desteğini çekmeye başladığının işaretleri olarak dikkat çekmektedir. ABD’nin bu tavır değişikliğinin arkasından İngiltere, Fransa ve Kanada İngiltere, Fransa ve Kanada’nın imzasını taşıyan açıklamada, İsrail’in Gazze’deki saldırılarını genişletme kararı kınanarak, “Gazze’deki insani durum kabul edilemez seviyede” ifadesi kullanılan açıklamada, İsrail’in Gazze’ye bazı insani yardımların girişine izin vermesinin yeterli olmadığı ve İsrail Hükümeti’ni Gazze’deki askeri operasyonlarını derhal durdurması” ifadesine yer verildi. Esirlerin salıverilmesi çağrısı da yapılarak, İsrail hükümetinin Gazze’deki sivillere yönelik insani yardımları engellemesinin uluslararası insancıl hukuku ihlal riski taşıdığı belirtildi.
“Netanyahu hükümeti korkunç eylemlerini sürdürürken durup izleyemeyiz. İsrail yeni askeri operasyonlarını durdurmaz ve insani yardıma koyduğu engelleri kaldırmazsa bunlara karşı daha somut adımlar atacağız” ifadeleri kullanıldı. “Batı Şeria’daki yerleşim yerlerinin genişletilmesine yönelik her türlü girişime karşıyız. İsrail, yasa dışı olan, Filistin Devleti’nin yaşayabilmesini zorlaştıran ve İsrailliler ile Filistinlilerin güvenliğini baltalayan bu yerleşim yerlerini durdurmalı. Bu konuda daha fazla adım atmaktan ve yaptırımlar uygulamaktan kaçınmayacağız” vurgusu yapılarak, “İki devletli çözüme katkı sağlayacak Filistin devletini tanımaya ve bu konuda çalışmaya hazırız” açıklamasını yaptı.
Ayrıca, Londra’da yapılan İngiltere-Avrupa Birliği (AB) Zirvesi’nin ardından Avustralya, Kanada, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Almanya, İzlanda, İrlanda, İtalya, Japonya, Litvanya, Letonya, Lüksemburg, Hollanda, Yeni Zelanda, Norveç, Portekiz, Slovenya, İspanya, İsveç ve İngiltere Dışişleri Bakanları ile AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı, AB Hazırlıklılık, Kriz Yönetimi ve Eşitlik Komiseri ile AB Akdeniz Komiserinin imzasıyla yapılan açıklamada ise “Gazze açlıkla karşı karşıya. Gazze halkı acilen ihtiyaç duyduğu yardımı almalı” ifadeleri kullanıldı. İmzacı ülkeler, İsrail hükümetini, Gazze’ye yardımların tam şekilde girişine izin vermeye çağırdı. Açıklamada ateşkes şartlarına dönmenin ve iki devletli çözüm için çalışmanın bölgeye barış ve güvenlik getirmenin tek yolu olduğunun altı çizildi.
Bu çıkışların arkasından “İsrail’in durdurulması için gereken her şeyi yapacağız” diyen İngiltere, İsrail’in Londra Büyükelçisi’ni çağırıp uyardı. Bütün ticari ilişkilerini askıya aldı. İngiltere, Gazze katliamı sırasında İsrail’e ABD’den sonra en büyük askeri sevkiyatı yapan ülkeydi. İspanya, zaten çok önce “İsrail soykırımcı, soykırımcı bir ülke ile iş yapmayız” deyip, silah satışını tamamen yasaklayan kanun çıkarmıştı. İsrail kurulduğundan beri ilk kez bu kadar yalnızlaştı. İsrail’in arkasındaki Avrupa ve ABD desteği azalıyor.
Seçim döneminde İsrail’e daha fazla destek vereceğini açıklayan Trump’un en önemli sloganı “ÖNCE AMERİKA” olması gerçeğini unutmamış ki, İsrail’in kendisini kullanmasına izin vermeyecek gibi. Gümrük tarifelerinde İsrail’e taviz vermedi. İran ile müzakerelerde de İsrail’den direktif almıyor. Suriye politikasında yine İsrail’e yüz vermeyip Türkiye’den yana tavır aldığı ortada ve Beyaz sarayda Netanyahu’ya “sen de makul ol” demesi ondan direktif almadığı, aksine ona direktif verdiği ortada. Ortadoğu’da İsrail’in değil, ABD’nin çıkarlarına göre davranıyor ve İsrail’den çok Türkiye’ye ve Suudi Arabistan’a önem veriyor. Ukrayna’da da İsrail vatandaşlığı da bulunan Yahudi Volodimir Zelenski’nin ve Avrupa’nın talepleri ve kaygıları yerine, ABD’nin somut kazanımlarına göre hamleler yapıyor. Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa 14. Leo, Gazze Şeridi’ndeki durumun giderek daha endişe ve acı verici hal aldığını belirterek, insani yardımların girişine izin verilmesi çağrısı yaptı.
Bazı Siyonist bakanlar ve siyasetçiler soy kırıma destek verse de, İsrail ve dünya medyasında “Batı, Gazze Kasabı’nın ipini çekiyor”, “Netanyahu’nun sonu yaklaştı”, “Siyonist projenin çöküşü”, “İsrail, dünyada istenmeyen parya devlete dönüşüyor”, “Avrupa yüz çeviriyor” ve “ABD’nin İsrail karşıtı küresel dalgaya karşı sessizliği dikkat çekici” şeklinde başlıklar atılıyor. Küresel vicdanın sesi olup, korku duvarlarını yıkan Batıl’ı halklara artık, siyasiler de resmi kurumlar da devletler de destek veriyor. Gazze’de 18 bin çocuğun katledilip, tam bir vahşi soy kırıma karşı geç de olsa yükselen tepkiler, İsrail yönetimini şimdiden siyasi travmaya sokmuş halde. İsrail çevreleri, “Tamamen yalnızlaştık” açıklamaları yapıyor. Yine Trump’ın tutumundan cesaretlenen İsrail muhalefeti ve halkı da sesini daha gür çıkarıyor. İsrailli akademisyen, muvazzaf asker ve doktorlardan sonra bazı pilotlar da Gazze’deki sistematik etnik temizliği eleştirmeye başladı artık. Muhalefet lideri Yiar Golan “Bebekleri hobi olarak öldüren İsrail devleti parya devlet olma yolunda ilerliyor. Irkçı Güney Afrika gibi dünyadan dışlanacağız” diyerek Siyonizm’in maruz kaldığı jeopolitik çöküşü haber veriyor. Yine, Gazze Şeridi’ne saldırıların başarılı olacağına dair hiçbir umut bulunmadığını belirten eski Başbakan Ehud Olmert, iki bakan için “Ben-Gvir ve Smotrich adlı iki teröristin yürüttüğü politikanın bir an önce sona erdirilmesi gerekiyor” dedi.
Bu gelişmeler İsrail için sonun başlangıcıdır. Dünyada İsrail’in katliamlarına karşı, her platformda sesini yükselten Türkiye’nin izlediği politikaların haklılığının onaylanmasıdır. Siyonistler İsrail’i tam bir yıkıma sürüklediği ortadadır. Önümüzdeki zaman diliminde İsrail’i hiç te iyi günler beklemediği ortada.