Hazan Bahçelerinde Renk Armonisi

Yayınlama: 06.11.2025
66
A+
A-

Şairler, duygularımızı yansıtırlar ve sonbaharla hüznü, sonbaharla melânkoliyi birbirine yakıştırırlar. Dahası, sonbahara hazan mevsimi demişler. Yahya Kemal gibi:

“Kalbim yine üzgün, seni andım da derinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden …”

Hazan bahçeleri, ağaçların renk konusunda coştuğu yerlerdir. Yeşilden kızıla, kızıldan sarıya, sarıdan kahverengiye türlü türlü renkler ve bu renklerin türlü türlü tonları.

Edip Cansever, sonbaharı tanımlıyor:

Hohlayıp siliyorum iyice / Gözlüğümün camlarını / Göğe bakıyorum gözlerimi kısarak / Güneye gidiyor bir leylek sürüsü”

Güz’lü, hazanlı, sonbaharlı yüzlerce şarkımız, türkümüz var. İşine dalan komşunun radyosunda bir şarkı, elektrikli süpürgenin tırmalayıcı sesiyle birleşerek bana kadar ulaşmayı başarıyor:

“İnan ki ağlamadım
Hüzünlüyüm sadece
Gözlerimdeki yaşlar çığ gibi
Yağar böyle her gece
Güz gülleri gibiyim …..”

Belki arkasından “Yine hazan mevsimi geldi” veya “Her sonbahar gelişinde” diye bir şarkı söylenecek.

N. F. Kısakürek’in Bahçedeki İhtiyar adlı şiirinden alınan aşağıdaki dörtlükte de fanilikle hüznün, sonbahar ortak paydasında birleşmesi anlatılır gibidir.

Yıllar bir gözyaşı olup da kaymış
Nurlu ihtiyarın yanaklarında.
Yapraktan saçını yerlere yaymış,
Sonbahar ağlıyor ayaklarında.

Şüphem yok ki; her mevsim gibi sonbahar da şiirin kendisidir. Duygularınızın pozitif yada negatif yüküne göre, istediğiniz yöne çekebilirsiniz. Ama ben derim ki, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dizeleri kulağınıza küpe olsun:

“Durgun havuzlara işlesin bırak
Yaprakların güneş ve ölüm rengi,
Sen kalbini dinle, ufuklara bak.

****

Düşünme mevsimi inleten rengi
Elemdir mest etsin ruhunu yeter
Eser rüzgârların durgun ahengi.

****

Yan yana sessizce mevsimle keder
Hicrana aldanmış kalbimde gezin
Esen rüzgârlara sen kendini ver.”

Sonbahar, yazılmış şiirleri anlama ve onların içindeki sırların anlamına erme zamanıdır. Sonbahar, trenlerle yolculuk ederken, pencereden akıp giden ağaçlara bakıp zamanın ne kadar hızlı geçtiğini anlamanın tadıdır.

Cahit Sıtkı Tanrancı, hatıralarıyla biz de empati yapıp halleşelim:

Bilmem ki hâtıralar,
Ne istersiniz benden,
Gelir gelmez sonbahar?

****

Bu kanat çırpış neden?
Cama vuracak ne var
Ey eski hâtıralar

Sanmayın güller açar,
Bülbül değildir öten;
Bu rüzgâr başka rüzgâr.

****

Ne istersiniz benden,
Bilmem ki hâtıralar,
Gelir gelmez sonbahar?

Divan edebiyatımızda sonbahar şiirlerine “Hazaniye” adı veriliyor. Sonbahar tesvirlerini yansıtır. Sonbahar orta yaşlı, ömrünün sonuna yaklaşmış insana benzetilir. Doğanın renkleri, yaşlanan insanın saçının, sakalının rengi gibi solmaktadır. Ahmet Paşa’nın “Der Vasf-ı Hazan Migûyed”  adlı kasidesinden bir beyit aktarmak istedim:

“Döküldü ruhlarım üstüne göz yaşı sanasın
Saçıldı berg-i hazân üzre katre-i baran”

Alıntı yaptığım beyti şöyle açıklayabiliriz: Yanaklarına dökülen gözyaşları hazan yaprağı üstüne düşen yağmur damlalarına benzer. Yanak sararmış ve solgun rengiyle hazan yaprağı, göz yaşı da yağmur damlasıdır. Ayrıca yaşlı insanın yüzü ve bu yüz üzerine düşen göz yaşı sarıdır. Bu durum sarı renkli sonbahar yaprağının üstüne düşen yağmur damlasının sarı görünmesini andırır.

error: Kopyalama Yasak