Felaketin Ortasında Propaganda: Acılar Üzerinden Siyaset Yapmak Doğru mu?

Yayınlama: 03.08.2025
69
A+
A-

Türk milleti, zor bir coğrafyada, doğal afetlerin sık yaşandığı bir ülkede yaşıyor. Depremler, orman yangınları, seller gibi felaketlerde milletçe sergilenen dayanışma, insanımıza ait en kıymetli reflekslerden biri. Ancak ne yazık ki bu birlik ve beraberlik anlarında, toplumda kutuplaşmayı artıran söylemler de devreye girebiliyor. Enkaz altındaki canlar henüz çıkarılmamışken, ormanlar hâlâ yanarken, daha selin çamuru kurumamışken; bazı kesimler sosyal medya üzerinden devletin tüm çabasını yok sayan, kurumları hedef gösteren söylemlerle kamuoyunu yönlendirmeye çalışıyor.

Yangınla Mücadele Sürerken Uçak Tartışması

Orman yangınlarıyla mücadelede devletin tüm imkânları, yüzlerce görevli, onlarca hava aracı ve gönüllü seferber olurken, “uçak nerede?”, “devlet yok”, “yangına bilerek müdahale edilmiyor” gibi söylemlerin eşzamanlı yayılması kamuoyunda kafa karışıklığı yaratıyor. Elbette kamu hizmeti şeffaf olmalı, sorulara yanıt verilmeli. Ancak bu sorular, gerçek bilgiyle değil varsayım ve öfkeyle yönlendirildiğinde, yapılan çabayı gölgeliyor ve sahada mücadele eden insanların moralini kırıyor.

Depremde Kurumlara Güvensizlik Yaratmak Yardımı Engelleyebilir

Benzer bir durum depremlerde de yaşanıyor. Kızılay gibi yüz yıllık bir kurum, eksikleri olsa bile büyük felaketlerde ilk refleksle görev alan yapıların başında geliyor. Ancak bazı kesimler, bu kurumları olayın sıcak saatlerinde doğrudan hedefe koyuyor. Bu durum, vatandaşların yardım ve kan bağışı yapma konusundaki isteğini sekteye uğratabiliyor. Haklı bir eleştirinin yeri ve zamanı doğru belirlenmezse, sonuçta toplumun tamamı zarar görüyor.

Eleştiri Gerekli Ama Zamanlaması Kadar Yöntemi de Önemli

Elbette ki eleştiri demokrasinin can damarıdır. Hiçbir kurum veya yönetim, eleştiriden muaf değildir. Felaketin ardından yapılan değerlendirmeler, sistemin gelişmesi açısından son derece kıymetlidir. Ancak bu eleştirilerin gerçek bilgiye dayanması, iyi niyetle yapılması ve toplumun moralini bozmadan ifade edilmesi gerekir. Aksi halde bu tutumlar, sorgulama değil, kara propaganda işlevi görür.

Devlet-Millet Dayanışmasına Gölge Düşürmeyelim

Felaketler, ne sadece devletin ne sadece halkın altından kalkabileceği olaylardır. Bu zorluklarla ancak birlikte, omuz omuza mücadele edebiliriz. Jandarmadan sağlık personeline, gönüllülerden itfaiyecilere kadar herkesin ter döktüğü anlarda, sosyal medyada yayılan yalan haberler ve kötü niyetli yorumlar sadece devleti değil, milletin kendisini de hedef alır.

Unutulmamalı ki kriz anlarında güven, moral ve birlik her şeyden kıymetlidir. Eleştiri, yıkmak için değil, daha iyisini inşa etmek için yapılmalıdır. Yaralar hâlâ tazeyken, acının içinde umut yeşertmeye çalışan insanlara destek olmak hepimizin sorumluluğudur.

error: Kopyalama Yasak