Birlikte oynayıp göbek attıkları düğünden çıkışta, “siz çok oynadınız, biz az oynadık” kavgasında yüzlerce insanın yaralandığı bir toplumdan hangi siyâsî ve ahlakî bilinci bekleyeceğiz?
Maalesef basitlik ve sığlık, doğru ile yanlışı, ahlaki olanla olmayanı ayırt edememek, korkunç bir bencillik, bilgi ve malumat fukaralığı toplumumuzu esir almış görünüyor. Okuyan, yazan, bilen, muhakeme eden, sorgulayan, araştıran nitelikli insanların sayıları hem azaldı hem de bu insanlar toplumda kabul görmez oldu. Eskiden lafı sözü dinlenen insan tanımı vardı. Artık kimsenin böyle insanlara tahammülü kalmadı. Nice okurumuz, yazarımız, aydınımız asil bir yalnızlığa gömüldü. Fikirlere, farklı görüşlere saygısı olmayan toplumun içinde görünmez ve değersiz oldular.
Bilgiye kolay ulaştıran teknoloji bunda önemli bir rol oynasa da, bizim toplum bu teknolojiyi de kötü kullanıyor olmalı ki, korkunç bir cehalet, bencillik ve saygısızlık kol geziyor. Malumat/bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak insanımıza sahte bir özgüven veriyor.
Lise ve üniversite mezunu olmak da kurtarmıyor bu cehaletten ve bencillikten. Kitaptan, dergiden, makaleden, edebiyattan, sanattan uzak yığınların, hayattan, gelecekten, beklentileri de siyasi tercihleri de bu kadar oluyor işte.
Dürüst, ahlaklı, liyakatli, yalan söylemeyen ve Milleti kandırmayan, bilgi ve tecrübelerini toplumun ihtiyaçları için kullanarak insanlara faydalı olmaktan başka amacı olmayan kimi siyasetçilerin de böyle bir toplumda dikkate alınması pek mümkün olmuyor. Böylesi bir toplum üzerinde her türlü siyasi mühendislik de bir o kadar kolay oluyor.
Toplumsal disiplin, ahlâk ve digergamlık hâkim olan toplumlarda hukuk düzenine riayet, demokratik bilinç ve her açıdan yaşam standartları bizim gibi ülkelerden elbette yüksek oluyor. Rus Yazar Gregory Petrov, 20. yüzyılın başlarında bataklık ve fakirlik ülkesi olan Finlandiya’nın kısa bir sürede nasıl bir medeniyet inşa ettiğini anlattığı Beyaz Zambaklar Ülkesi isimli eseri yayınlandığında Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal’in de dikkatini çekmiş ve okullarda bu kitabın okutulmasını emretmişti. Benzer şekilde Japonya ve sonrasında Kore toplumları, Almanlar ve Fransızlar hep bu toplumsal ahlak, kültür ve disiplinle yükseldiler.
Toplumumuz kendini değiştirmedikçe Allah da bu toplumu ve bizleri değiştirmeyecek ve düzeltmeyecek. Kur’an-Kerim’de tam da bu manada bir ayet-i kerime var. Bu konuda son sözü de Hz. Peygamberimiz buyurdular: “Siz nasılsanız, o şekilde yönetilirsiniz!”